T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2014/824
Karar No:2016/221
K. Tarihi:2.3.2016
Taraflar arasındaki “şikayet” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kısmen kabulüne dair verilen 14.02.2012 gün ve 2011/1530 E. – 2012/366 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 29.01.2013 gün ve 2012/26941 E. – 2013/2776 K. sayılı ilamı ile;
“… 1- İcra vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2 -Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Mahkemece borçlu lehine şikayetin kısmen kabulüne karar verildiğine göre, kendisini vekille temsil ettirdiği anlaşılan borçlu taraf yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Şikayetçi borçlu vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Talep, icra memur işlemini şikayet istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece şikayetin kısmen kabulü ile icra müdürünün 09.08.2011 tarihli işlemi ile bu işlem doğrultusunda düzenlenen muhtıranın vekalet ücreti yönünden 10.876,26-TL olarak tahsil harcı ile birlikte toplam 17.761,17-TL olarak düzeltilmesine, şikayetin niteliği itibariyle yargılama giderleri ve vekalet ücreti hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karar, şikayetçi borçlu vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, ilk kararındaki gerekçelerle direnme kararı verilmiş, direnme kararını şikayetçi borçlu vekili temyize getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, esasa girilmeden önce, direnme kararına karşı miktar itibariyle temyiz yasa yolunun açık olup olmadığı, önsorun olarak incelenmiştir.
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 363. maddesinde kanun yollarına başvurma koşulları düzenlenmiş olup, 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanun’un 24. maddesi ile değiştirilmesinden önceki madde metninde, icra mahkemesinin vereceği kararlardan hangilerine karşı kanun yoluna başvurma imkanı olduğu tahdidi olarak belirlenmiştir.
Anılan madde;
“İcra mahkemesinin vereceği kararlardan:
1. İlamın icrasının geri bırakılması hakkında vukubulan talebin kabul veya reddine ve paradan gayrı ilamların infazı suretine veya 40 ıncı maddeye göre icranın iadesi talebinin kabul veya reddine;
2. Göreve ve yetkisizliğe;
3. Ödeme veya tahliye emirlerine veya bunların tebliğ şekline ve 71 inci maddeye müsteniden takibin iptali veya taliki talebinin ret veya kabulüne;
4. Gerek bu kanuna ve gerek diğer kanun hükümlerine dayanarak bir malın haczi caiz olup olmadığına;
5. Maaş veya ücretlerin haczinde miktara veya bunun artırılması veya eksiltilmesi taleplerine;
6. Üçüncü şahıslardaki mal ve alacağın haczinden doğan ihtilaflara;
7. İstihkak davalarına ve istihkak davalarına ilişkin takibin taliki kararlarına;
8. İştirak taleplerinin ret veya kabulüne;
9. (Değişik bent: 06/06/1985 – 3222/45 md.) Taşınır ve taşınmaz malların ihale kararlarının feshine veya fesih talebinin reddine;
10. Sıraya dair şikayet ve itirazın ret veya kabulüne;
11. İhtiyati haciz kararlarının kalkıp kalkmadığına,
12. (Mülga bend: 17/07/2003 – 4949 S.K./103. md.)
13. Fevkalade mühlet talebinin ret veya kabulüne;
14. Fevkalade mühletin uzatılması talebinin ret veya kabulüne;
15. 356 ncı madde mucibince maaş ve mallardan tazmin suretiyle yapılacak tahsilat hakkında vukubulan şikayetlerin ret veya kabulüne;
16. Yedieminden tazminat hakkındaki taleplerin ret veya kabulüne;
17. (Ek bent: 16/07/1981 – 2494/38 md.) 223 üncü maddenin ikinci fıkrasının ikinci bendine göre iflası idare edenlerin ücretleriyle masrafları da dahil olmak üzere hesap pusulalarının tasdikine;
18. (Ek bent: 09/11/1988 – 3494/60 md.) Takip tarihinden sonra işleyen faiz, masraf ve sair alacak kalemlerinin hesabına dair şikayetlerin kabul veya reddine;
(Değişik fıkra: 09/11/1988 – 3494/60 md.) İlişkin kararlarla bu Kanunda temyiz kabiliyeti kabul edilen kararlar tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz edilebilir. Şu kadar ki, 1, 2, 3 ve 5 inci bentlerde takip konusu alacakta ihtilaflı kalan değer veya miktarın; 4, 6, 7, 8, 9, 11, 15, 16 ve 17 nci bentlerde merci kararının taalluk ettiği malın veya hakkın değerinin; 10 uncu bentte sırası itiraza uğrayan alacağın tutarının ve 18 inci bentte de yanlışlığı öne sürülen alacak miktarının ikimilyar lirayı geçmesi şarttır.
İcra kararlarının, muameleleri uzatmak gibi kötü niyetle temyiz edildiği anlaşılırsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 422 nci maddesi hükmü uygulanır.
Temyizi kabil olmayan bir kararı kötü niyetle temyiz edenler hakkında dahi bu fıkra hükmü tatbik olunur.”
Şeklinde olup, belirlenen parasal sınırlar 4949 sayılı Kanun’un Ek Madde 1/1. maddesi uyarınca Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilen yeniden değerlendirme oranında arttırılmaktadır.
İİK’nın 363. maddesinin, 02.03.2005 tarihinde değiştirilmesinden sonraki değişik madde metninde de hangi kararlara karşı istinaf yoluna başvurulamayacağı açıklanmış olup, bunlar;
icra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi,
icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti,
103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği,
yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi,
hacizli taşınır malların muhafaza şekli,
kıymet takdirine ilişkin şikâyet,
ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı,
satışın durdurulması,
satış ilânının iptali,
süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi,
263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması,
icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı,
iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve
36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının bin lirayı geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabileceği belirtilmiştir.
Açıklanan İİK’nın 363. maddesinin 18 inci bent hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere, yanlışlığı öne sürülen alacak miktarının iki milyar lirayı geçmemesi halinde icra mahkemelerince verilen bu tür kararlara karşı temyiz yasa yoluna başvurma imkânı yoktur.
Bu aşamada belirtilmelidir ki, 02.03.2005 gün ve 5311 sayılı Kanunun 29. maddesiyle İİK’na eklenen Geçici 7. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce (20.07.2016 tarihinden önce) verilen kararlar hakkında İİK’nun, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümlerinin uygulanması gereklidir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; direnme kararına konu uyuşmazlık kendisini vekille temsil ettiren şikayetçi borçlu taraf yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmakta olup; temyize konu edilen de bu husustur.
Bu haliyle dava konusu 440.00-TL’den ibarettir.
Direnme kararının verildiği 24.12.2013 tarihinde, İİK’nın 363. maddesi kapsamında temyiz (kesinlik) sınırı 5.240,00-TL olmakla; 440.00-TL açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
Hal böyle olunca, şikayetçi borçlu vekilinin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetçi borçlu vekilinin temyiz isteminin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa 5311 sayılı Kanunun 29.maddesi ile eklenen “Geçici Madde 7” atfıyla uygulanmakta olan aynı Kanunun 363. maddesi uyarınca REDDİNE, 02.03.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.