T.C.
Yargıtay
14. Hukuk Dairesi
Karar No:2013/11789
K. Tarihi:9.6.2011
DAVA: Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.06.2011 gününde verilen dilekçeyle ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17.04.2012 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sonucu bozulmasına karar verilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.05.2013 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı ve davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR: Dava, ortaklığın giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların ortaklığının satış suretiyle giderilmesine karar verilmiş, 6. Hukuk Dairesinin 18.12.2012 tarihli ve 2012/14687 E., 2012/16836 K sayılı kararıyla dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın davalı Mehmet Beyhan’a ait olduğuna ilişkin tapuda şerh bulunduğu, bu durumda satış bedelinin oran kurulmak suretiyle dağıtılmasına karar verilmesi gerektiğine işaretle bozulmuştur.
Hükmü, davacı vekili ve davalı temyiz etmiştir.
Ortaklığın satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs. gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım ortaklara ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün ortaklar ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir. Satış sonunda elde edilecek bedelin bölüştürülmesi bu oranlar esas alınarak yapılır. Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında ortaklara dağıtılır.
Öte yandan, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 266 ncı maddesi gereğince mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz üzerindeki muhdesatın aidiyeti hususunda uyuşmazlık bulunmamakta olup taşınmazın üzerindeki muhdesatlarla birlikte değeri 430.550,00 TL, muhdesat bedeli ise 22.000,00 TL olduğu halde satış bedelinin % 67,72’sinin muhdesat sahibine verilmesi isabetli değildir. Ayrıca bilirkişi raporunda davacıya ait taşınmazın dava dışı 2 parsel sayılı taşınmaza tecavüzlü olduğu belirtilerek dava konusu taşınmaz içinde kalan kısmın taşınmaza kattığı değerin de belirlenmesi gerekirken muhdesatın komşu parsele taşan kısmının da hesaba dahil edilmesi de doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 19.09.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi.