12. Ceza Dairesi 2019/554 E. , 2019/12246 K.
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal
Hüküm : TCK‘nın 134/1, 134/1-2, 62/1, 53/1-2-3. maddeleri gereğince mahkumiyet
Görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre, teyze çocukları olan sanık … ile mağdur …’nın, 2009 yılında başlayan duygusal birliktelikleri esnasında, sık sık bir araya gelip, cinsel ilişkiye girdikleri anların ve mağdurun çıplak görüntüsünün, sanık tarafından cep telefonuna kaydedildiği, başka kişilerle evli ve çocukları olan sanıkla mağdur arasındaki gayrimeşru ilişkinin aile bireyleri ile yakın akrabalar tarafından öğrenilmesinin ardından, taraflar arasındaki ilişkinin 2014 yılı Ekim ayında sona erdiği ve sanıkla mağdur arasında husumet oluştuğu dönemde, mağdurun, Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek, 15.04.2015 tarihli dilekçe ile sanıktan şikayetçi olması üzerine başlatılan adli soruşturma sonunda, sanığa ait cep telefonuna takılı hafıza kartının silinmiş verileri arasında sanıkla mağdurun cinsel ilişki anlarını ve mağdurun çıplak görüntülerini gösteren kayıtların tespit edildiği belirtilerek, mağdurun cinsel mahremiyetine ilişkin görüntülerini gizlice kaydeden sanığın, TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu zincirleme şekilde işlediğinin iddia edildiği olayda;
Görüntülerin haberi olmaksızın çekildiğine dair mağdurun iddialarının, 05.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda yer alan ve dosyada mevcut CD içeriğindeki kayıtlarla uyumlu olan; “Kurtarılan video dosyasına ait bilgisayar ekran görünümünden de anlaşılacağı üzere çekilen video görüntüsünün mağdurun haberi olmadan gizli olarak çekilmiş olabileceği değerlendirilmektedir.” biçimindeki görüşle doğrulandığı ve kovuşturma evresinde sanıkla mağdurun uzlaşmak istemediklerini beyan ettikleri anlaşıldığından, sanığın kanıtlanamayan eyleminden dolayı beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesi ve taraflara uzlaşma teklifinde bulunulmaması nedenleriyle hükmün bozulmasını öneren tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin, mağdurun rızası ile görüntülerin kaydedildiğine ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Soruşturma evresinde adli bilişim uzmanınca hazırlanan 05.05.2015 tarihli bilirkişi raporunda, sanığa ait cep telefonuna takılı hafıza kartının silinmiş verileri arasında tespit edilen görüntülerin ne zaman çekildiğine ve silindiğine dair bir bilgi elde edilemediği belirtilmiş olup, aynı raporda, tespite dair bilgisayar ekran görünümündeki videoların oluşturulma tarihleri kısmında 16.10.2010 tarihinin yazılı olması, sanığın, Cumhuriyet Başsavcılığınca alınan; “… Benim … ile zorla veya rızasına aykırı cinsel ilişki yaşamam mümkün değildir. Kendisiyle rızası dahilinde birçok cinsel ilişkimiz olmuştur. Bilirkişinin telefonda yapmış olduğu incelemede, … ile ilişki sırasında çekilmiş görüntüler, yine …’nın çıplak görüntülerinin olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilen bu görüntüler doğrudur. Görüntüleri ben çektim. Ancak bu görüntülerden …’nın haberi vardır. Hatta buluştuğumuz zaman devamlı bu görüntüleri izliyorduk. Sonradan görüntüleri yine birlikte sildik. Görüntüleri hangi tarihte kaydettiğimi, hangi tarihte sildiğimi hatırlamıyorum…” biçimindeki 11.05.2015 tarihli ifadesi ile duruşmanın 30.03.2016 tarihli 4. oturumundaki; “… Bu fotoğraflar benim cep telefonumdan daha önce sildiğim ve polis tarafından silinen fotoğrafların geri getirilmesi suretiyle elde edilen fotoğraflardır, biz bu fotoğrafları birlikte çektik… 5 dk sonra siliyorduk…” şeklindeki savunması, mağdurun, sanığın 2009 ve 2010 yıllarında çekilen görüntülerini gösterip, kendisini ilişkinin devamına zorladığına ve 2010 yılında sanıktan şikayetçi olmasına rağmen sanığın annesinin şikayetini geri almasını istemesi nedeniyle mahkemede şikayetinden vazgeçtiğine dair beyanı karşısında, öncelikle mağdurun şikayetinden vazgeçtiğini ifade ettiği dava dosyası tespit edilip incelenerek, aynı görüntülere ilişkin mükerrer dava söz konusu olup olmadığının belirlenmesi, mükerrer davanın söz konusu olmadığının tespiti halinde ise TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle özel hayatın gizliliğini ihlal suçunun, aynı Kanun’un 139/1. madde ve fıkrası uyarınca soruşturulmasının ve kovuşturulmasının şikayete tabi olması nedeniyle mağdurun sanık tarafından kaydedilen görüntülerin varlığını hangi tarihte öğrendiği ve TCK‘nın 73/1. madde ve fıkrasında öngörülen 6 aylık sürede şikayetçi olup olmadığı değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik incelemeye ve yetersiz gerekçeye dayalı olarak yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK‘un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 25.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.