T.C.
Yargıtay
12. Ceza Dairesi
Esas No:2015/15916
Karar No:2016/765
K. Tarihi:20.1.2016
Karar No:2016/765
K. Tarihi:20.1.2016
Taksirle öldürme suçundan şüpheli ………………hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda ………………… Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17.06.2015 tarihli ve ,,,,,,,,,,,,,,,,,,, soruşturma, ,,,,,,,,,,,,,,,,,, esas, ,,,,,,,,,,,,,,,,,sayılı iddianamenin iadesine dair ………………..1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2015 tarihli ve 2015/61 sayılı iddianame değerlendirme kararına yönelik itirazın kabulü ile iade kararının kaldırılmasına ilişkin ,,,,,,,,,,,,,,,,,, 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.07.2015 tarihli ve 2015/336 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 02.02.2012 tarihli ve 2011/27923 esas, 2012/2008 karar sayılı ilamı ile Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 25.03.2015 tarihli ve 2015/7099 esas, 2015/10801 karar sayılı ilâmlarında da belirtildiği üzere, “Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi”nde benimsenen, “Kişilerin Lekelenmeme Hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma ve Tek Celsede Duruşma” prensipleri uyarınca, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcılarının mâkul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkûmiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yâni bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.
Bu prensiplerin hayata geçirilebilmesi için mevzuatımızda ilk defa, 5271 sayılı CMK‘nın 160/2. maddesi hükmü ile; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcılarına şüphelinin lehine olan delilleri (de) toplama ve şüphelinin haklarını koruma yükümlülüğü getirilmiş, ayrıca; 170 ve 174. madde hükümleri ile de, iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir.”.
“Delil toplanmaksızın, deliller şüpheliye isnat edilen fiille (veya şüpheliyle) ilişkilendirilmeden hazırlanan bir iddianame, şüphelinin adil yargılanma hakkını (lekelenmeme hakkını) ihlal eder. Hiç şüphesiz adil yargılanma hakkı sadece kovuşturma evresiyle ilişkili bir hak değildir.
Haksız dava açmamak (iddianame düzenlememek) bir Cumhuriyet Savcısının görevine en uygun endişe olmalıdır. Şüpheli hakkında düzenlenen haksız ve yersiz bir iddianame, kişi hakkının ihlalidir. Kişinin haksız yere sanık sıfatına sokulması ve bazen belki de yıllarca sürecek bir yargılama sürecine mahkum edilmesi psikolojik bir travmadır.” (Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi Armağan Özel Sayısı, Cilt: 19, Sayı:2, Yıl:2013, Fatih Birtek, Cumhuriyet Savcısının Delilleri ve Fiili Takdir Yetkisi, sayfa:959-960).
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dosyada mevcut İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 21.04.2015 tarihli raporunda şüpheli ………………….nin trafik kazasının oluşumunda kusurunun bulunmadığının, olayda ölen sürücü ……………………ın asli ve tam kusurlu olduğunun belirtilmesi karşısında, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/4. maddesi gereğince verilen iade kararının yerinde olduğu gözetilerek itirazın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Adalet Bakanlığının 15.10.2015 gün ve 66172 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.11.2015 gün ve 2015/348449 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve soruşturma evrakı tevdi kılınmakla;
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
“Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi”nde benimsenen, “Kişilerin lekelenmeme hakkı” ile “Eksiksiz soruşturma” ve “Kamu davasının tek ya da zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılması” prensiplerini gerçekleştirmeye yönelik olarak mevzuatımızda ilk defa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174. maddesinde iddianamenin iadesi kurumuna yer verilmiştir. Anılan maddenin 1. fıkrasında, mahkeme tarafından iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilerek, aynı fıkranın (a), (b) ve (c) bentleri gereğince iddianamenin iadesine karar verileceği düzenlenmiş olup, böylece, hukuksal olarak geçerli ve yeterli delillerin zamanında ve usulüne uygun olarak toplanmasından sonra, tüm yönleri ile doğru ve eksiksiz olarak iddianame düzenlenmesi, soruşturma aşamasının aksine, kovuşturmanın mümkün olan en kısa sürede tamamlanarak, ceza adaletinin ve adil yargılanma hakkının bütünüyle sağlanması, kişilerin hukuki dayanaktan yoksun şekilde sanık sıfatına sokulmasının önlenmesi hedeflenmiştir. Bu çerçevede, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170. maddesinin ilk fıkrasında, kamu davasını açma görevinin Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirileceği düzenlendikten sonra, aynı maddenin ikinci fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.”, dördüncü fıkrasında, “İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.” hükümlerine yer verilmiştir.
İncelenen dosyada; ticari otobüs sürücüsü olan S ……………..i’nin, açık havada, gündüz vakti, meskun mahal dışında, bölünmüş, tek yönlü, asfalt kaplama, yüzeyi kuru, düz ve eğimsiz devlet karayolunda seyir halindeyken, otobüs yolcularının anlatımlarına da yansıdığı üzere, yorgun, dalgın ve uykusuz olmasından dolayı direksiyon hakimiyetini kaybederek, gidiş istikametine göre sol tarafındaki orta refüj bordör taşına aracının sol ön teker kısmıyla çarpıp, orta refüjde bulunan zakkum ağaçlarına da çarpması akabinde karşı yön taşıt trafiği için ayrılmış yol bölümüne geçerek, şüpheli sürücü ……………….. idaresindeki çekicinin bağlantı kısmına ve çekiciye bağlı olan yarı römorkun sol ön kısmına otobüsün sol ön kısımlarıyla çarpması neticesinde kendisi ve otobüsün muavini olmak üzere iki kişinin öldüğü, otobüs yolcularının yaralandığı olayda,
Şüphelinin savunması, otobüs yolcularının beyanları, trafik kazası tespit tutanağı, soruşturma evresinde yapılan keşfe binaen hazırlanan 30.05.2014 tarihli bilirkişi raporu, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 21.04.2015 tarihli raporu hep birlikte değerlendirildiğinde; meydana gelen trafik kazasından dolayı şüpheli ………….’ın kusurunun bulunmamasına rağmen kusurluluğun takdirinin mahkemeye ait olduğundan bahisle düzenlenen …………………….. Cumhuriyet Başsavcılığına ait 17.06.2015 tarihli ve 2014/1153 soruşturma, 2015/1557 esas, 2015/126 sayılı iddianamenin “Yeni Türk Ceza Adalet Sistemi”nde benimsenen ve yukarıda açıklanan prensiplere aykırı olduğu, anılan iddianamenin, şüpheli hakkında dava açmaya yeterli şüphe bulunmaması nedeniyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170 ve 174. maddeleri gereğince iadesine dair……………………1. Ağır Ceza Mahkemesinin 02.07.2015 tarihli ve 2015/61 sayılı iddianame değerlendirme kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, iddianamenin iadesi kararına yönelik itirazın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne ve iade kararının kaldırılmasına ilişkin………………2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.07.2015 tarihli ve 2015/336 değişik iş sayılı kararında isabet görülmemiş olup,
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, ……………….2. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.07.2015 tarihli ve 2015/336 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca isteme uygun olarak BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.