T.C.
Yargıtay
3. Hukuk Dairesi
Esas No:2015/17065
Karar No:2015/20387
K. Tarihi:16.12.2015
Taraflar arasındaki istirdat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili dava dilekçesinde; Ş.. B.. tarafından davacı şirkete kaçak su kullandığından bahisle, 2012/1, 2, 3, 4, 5 ve 6 dönemlerine ait olmak üzere toplam 9.000,00 TL ceza kesildiği, davacı şirketin faaliyet gösterdiği yerin Şanlıurfa Belediyesi sınırları dışında olduğunu, belediyenin hiç bir alt yapı hizmetinden istifade edilmediğini, cezanın haksız olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı şirketin davalı kuruma 9.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi talep ve dava etmiş yargılama sırasında davaya konu bedeli ödediğinden dolayı davaya istirdat davası olarak devam edilmesini ve 9.000,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı şirketin sayaçsız ve abonesiz kaçak kuyu suyu kullandığının tespit edilip, 2872 sayılı Çevre Kanununun 11.maddesine ve meclis kararına istinaden söz konusu cezanın kesildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; Belediyelerin kuyu suyu kullanımı nedeni ile bir bedel almalarının yasal dayanağının bulunmaması, davalının kuyu suyu nedeni ile kaçak su bedeli alamayacağı, bölgede kanalizasyon şebekesi bulunmaması, atıksu üretilmiyor olması, encümen kararında atıksu ile ilgili herhangi bir hüküm bulunmaması karşısında davalının atıksu bedeli talep edemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile 9.000,00 TL’nin ödemenin yapıldığı 23/01/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
5393 sayılı Belediye Kanunu’nun, Belediyenin yetkileri ve imtiyazları başlıklı 15.maddesinin d bendinde; Özel kanunları gereğince belediyeye ait vergi, resim, harç, katkı ve katılma paylarının tarh, tahakkuk ve tahsilini yapmak; vergi, resim ve harç dışındaki özel hukuk hükümlerine göre tahsili gereken doğalgaz, su, atık su ve hizmet karşılığı alacakların tahsilini yapmak veya yaptırmak.’ şeklinde, Meclisin Görev ve Yetkileri başlıklı 18.maddesi f) bendinde “Kanunlarda vergi, resim, harç ve katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı hizmetler için uygulanacak ücret tarifesini belirlemek” şeklinde düzenlenmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre; kendi taşınmazındaki kuyudan su çıkararak su kullanan kişi ve kuruluşlardan su bedeli alınamaz, ancak kendi taşınmazından çıkarılan su; lavabo, wc, mutfak, araç yıkama vs. yerlerde kullanılarak atık su (kirli su) üretilmesi ve üretilen bu atık suyundaBelediyelerin bakım ve gözetiminde olan kanalizasyon tesislerine verilmesi hâlinde atıksu bedeli alınabileceği yönündedir.
Dosyada mevcut ve hükme esas alınan bilirkişi raporu, mahallinde keşif ve inceleme yapılmaksızın, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde düzenlenmiştir.
Mahkemece, mahallinde keşif yapılarak davacının kuyudan temin ettiği su için bir bedel ödemek zorunda olmadığı, kuyu suyunun beton santralinde beton karıştırmasında kullanılması halinde de işin doğası gereği atık su üretilmeyeceği ancak, kuyudan temin edilen suyun davacıya ait tesisteki mutfak, wc, lavabo gibi yerlerde kullanılıp davalının gözetim ve denetimde olan kanalizasyon sistemine verilmesi halinde, verilen bu miktar için atık su parası ödemek zorunda olduğu, buralarda kullanılan suyu kanalizasyona verilmemesi halinde atık su bedeli vermeyeceği hususlarıda araştırılarak başka bir ifade ile davacının kullanımı ile ortaya çıkan atık suyun nasıl ve nereye tahliye edildiği belirlenerek sonucu dairesinde karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.