T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Karar No:2016/280
K. Tarihi:
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma istemine ilişkin eldeki davada, davalı kocanın, asgari yaşam olanaklarına sahip ayrı bir konut tesis etmesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup olmadığı NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı kocanın asgari yaşam olanaklarına sahip bir konutta oturma konusundaki davacının bu isteğini karşılamada yeterli çabayı sarf etmediği, eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı anlaşıldığına göre, boşanmaya karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi YERİNDE DEĞİLDİR.
(…Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden davalının eşinin asgari yaşam olanaklarına sahip bir konut da oturma konusundaki isteğini karşılamada yeterli çabayı sarfetmediği” anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut VE SABİTTİR. Olayların akışı karşısında davacı dava AÇMAKTA HAKLIDIR. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya (TMK.md. 166/1)karar verilecek yerde, yetersiz gerekçeyle davanın reddi DOĞRU BULUNMAMIŞTIR…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki KARARDA DİRENİLMİŞTİR.
TEMYİZ EDEN: Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
I-Davalının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Öncelikle davalının temyiz isteminin süresinde olup olmadığının DEĞERLENDİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR.
Bilindiği üzere, 6217 s. Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 432/1 inci maddesi gereğince temyiz süresi ilamın usulen taraflardan her birine tebliğ tarihinden itibaren 15 (onbeş) gündür.
Düziçi Asliye Hukuk Mahkemesine (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) ait direnme kararı, davalıya 16.01.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup, karar 1086 sayılı HUMK‘nun 432/1 inci madde hükmünde yazılı 15 günlük yasal temyiz süresi geçirildikten sonra 19.08.2014 günü TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Aynı Yasa’nın 432/4 üncü maddesi uyarınca, süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. ve 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince YARGITAY tarafından da bu yönde karar verilebileceğinden, davalının temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine karar VERMEK GEREKMİŞTİR.
II-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava boşanma İSTEMİNE İLİŞKİNDİR.
Davacı vekili; tarafların iki ay önce evlendiklerini, çocuklarının bulunmadığını, müvekkilinin davalıyla aile arası görüşmeler sırasında tanıştığını, daha sonra kaçarak evlendiklerini, davalıyı ve ailesini tanıma fırsatı bulamadığını, evlilik sırasında davalının işinin ve ayrı evinin olmadığını öğrendiğini, birlikte yaşadıkları ve davalının babasına ait evin oturulamayacak durumda olduğunu, müvekkilinin kandırıldığını anladığını, ayrı evlerinin olması gerektiğini söylediğinde davalının müvekkilini oyaladığını, bu nedenle aralarında huzursuzluk ve anlaşmazlık çıktığını, bu nedenle müvekkilinin babasının evine döndüğünü belirterek tarafların boşanmalarına karar verilmesini TALEP ETMİŞTİR.
Davalı; davacıyla iki ay önce tanıştıklarını ve anlaşarak evlendiklerini, ancak davacının ailesinin kendisini işsiz, mağdur ve kızlarına bakacak durumda olmadığı konularında kötülediğini, kendisinin işi olan ve ailesini en iyi şekilde koruyabilecek meziyetlere sahip biri olduğunu, eşinden memnun olup boşanmak istemediğini belirterek davanın REDDİNİ SAVUNMUŞTUR.
Mahkemece; tanıkların sadece düğün de tarafların kalacakları ev ile ilgili görgüye dayalı beyan verdikleri, ancak tarafların arasında geçen herhangi bir görgüye dayalı olumsuz olaylarla ilgili beyanlarının olmadığı, TMK’nın 166/1 ve 2 nci maddeleri uyarınca boşanmaya hükmedilebilmesi için evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerektiği, oysa dinlenen tanık beyanlarının 4721 sayılı Yasanın 166/1 maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan beyanlar olup bir kısmının ise sebebi ve saiki açıklanmayan, inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibaret beyanlar olduğu gerekçesiyle davanın reddine KARAR VERİLMİŞTİR.
Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, yukarıda belirtilen bozma ilamında açıklanan nedenlerle KARAR BOZULMUŞTUR.
Yerel mahkemece , önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından TEMYİZ EDİLMİŞTİR.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanma istemine ilişkin eldeki davada, davalı kocanın, asgari yaşam olanaklarına sahip ayrı bir konut tesis etmesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut olup olmadığı NOKTASINDA TOPLANMAKTADIR.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacı kadının bağımsız konutta oturma isteğine rağmen davalı kocanın asgari yaşam olanaklarına sahip bir konutta oturma konusundaki davacının bu isteğini karşılamada yeterli çabayı sarf etmediği, eşini kendi ailesiyle birlikte oturmaya zorladığı anlaşıldığına göre, boşanmaya karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi YERİNDE DEĞİLDİR.
Görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından davacı kadının davalıyla kaçarak evlendiği, davalının ve ailesinin ekonomik durumunun çok kötü olduğunu bildiği, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararının onanması yönünde görüş beyan etmiş iseler de, bu görüş yukarıda belirtilen nedenlerle Kurul çoğunluğu TARAFINDAN BENİMSENMEMİŞTİR.
Hal böyle olunca; Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve YASAYA AYKIRIDIR.
S O N U Ç : 1-Yukarıda (I) numaralı bentte belirtilen nedenlerle, davalı Hasan Uzma’nın direnme hükmüne yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE, 26.02.2016 tarihinde yapılan ilk görüşmede oybirliğiyle,
2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 09.03.2016 tarihinde yapılan ikinci görüşmede OYÇOKLUĞUYLA KARAR VERİLDİ.
Kaynak:Corpus