T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
Karar No:2014/31963
K. Tarihi:
DAVA :Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili; müvekkilinin 23/05/2011-20/02/2013 tarihleri arasında davalı işverenlikte mali işler direktörü olarak özverili bir şekilde çalıştığını, sürekli fazla mesai yapmak durumunda kalıp, şirketin finans, muhasebe, bütçe ve raporlama sistemini kurumsal bir düzene koyduğunu, sebepsiz yere, gerekçe gösterilmeden davalı işverenlikçe İş Kanunun 17. Mad. Uyarınca iş akdinin sona erdirildiğini, işe iade davalarının açılmalarını önlemek için işçi sayısının 30’un altında tutulmaya çalıstığını, davalı şirket ile ortakları aynı olan aralarında sıkı irtibat olan aynı çatı altında faaliyet gösteren grup şirket olduğunu, müvekkilinin zaman zaman diğer şirketlerinde işlerini yaptığını, sebepsiz olarak işten çıkarılan müvekkilinin işe iadesini, işe başlatılmama halinde 4 aylık brüt ücretinin ve diğer haklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının işe iade talebinin 4857 Sayılı Kanun uyarınca gerekli koşulları taşımadığından kabulünün mümkün olmadığını, davacının 6 aydan fazla kıdeminin bulunduğunu ve belirsiz süreli iş akdi ile çalıştığını, ancak fesih tarihinden itibaren 1 ay içinde açılması gereken davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının işveren vekili konumunda olduğunu, davalı şirkette 30 işçinin çalışmadığını, davacının çalıştığı dönemde kendisine teslim edilen bilgisayar içindeki bilgilerin silinmiş olarak teslim ettiği, çalısma döneminde oluşturduğu bütçe ve raporları teslim etmediği, kendisi ve işi ile ilgisi olmayan belge ve bilgileri şirket dışına çıkardığını beyan ederek açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davacının iş sözleşmesinin geçersiz feshedildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilmesi işçinin işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları veya işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekili konumunda bulunmaması gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekilleri herşeyden önce, işletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekilleri ile yardımcıları olduğuna göre, işletmenin tümünü yöneten genel müdürler ile yardımcıları iş güvencesi hükümlerinden yararlanamayacaktır. Ancak belirtelim ki, işyerinde genel müdür veya genel müdür yardımcısı unvanının kullanılması tek başına iş güvencesi kapsamı dışında bulunma sonucunu doğurmaz. Önemli olan, kendisine temsil yetkisi verilip verilmediği ve işletmenin bütününü yönetip yönetmediğidir; bu hususta görev tanımı ve konumuna bakmak gerekir.
İş güvencesinden yararlanamayacak işveren vekillerinin ikinci grubunu, işletmenin değil de işyerinin bütününü yöneten ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleridir. Buna göre, işletmenin bütününü sevk ve idare edenler, başka bir şart aranmaksızın işveren vekili sayılırken; işletmenin değil de işyerinin bütününü sevk ve idare edenlerin 18’nci madde anlamında işveren vekili sayılabilmesi için ilave olarak, işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisini haiz olması şartı aranır. İşyerinin tümünü sevk ve idare ile işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi katlanmış olarak, birlikte aranır. Bu işyeri işletmeye bağlı bir işyeri de olabilir. Dolayısıyla bir banka şubesi müdürü ile fabrika müdürü, işyerini sevk ve idare etmekle beraber, özgür iradesi ile işçi alma ve işten çıkarma yetkisi yoksa İş Kanunu’nun 18’nci maddesi anlamında işveren vekili sayılmaz. İş güvencesinden yararlanır. Aynı şekilde, işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan insan kaynakları müdürü ile personel müdürü, işyerinin tümünü yönetmediğinden iş güvencesi hükümlerinden yararlanabilecektir. Ancak işletmeye bağlı bir işyerinde, bu işyerinin tümünü sevk ve idare eden, ayrıca işe alma ve işten çıkarma yetkisi olan işçi, iş güvencesi hükümlerinden yararlanamaz. Dairemizin uygulaması da bu yöndedir. (26.05.2008 gün ve 2007/35929 Esas, 2008/12484 Karar sayılı ilamımız).
Dosya içeriğine göre somut uyuşmazlıkta davalı işyerinde mali işler direktörü olarak çalışan davacının iş güvencesi kapsamında olmayan işveren vekili olduğunu iddia etmiş, buna ilişkin bir kısım belgeler sunmuştur. Örneğin bir personele izin verme belgesinde davacının belgeyi genel müdür veya vekili olarak imzaladığı görülmektedir. Davacı da dava dilekçesi ekinde Üsküdar 16. Noterliğince verilen 21.05.2012 tarih 19036 yevmiye numaralı vekaletnameyi sunmuştur. Vekaletname içeriği incelendiğinde davacının işverene ait tüm işyerlerini yürütme, şirket adına ticari mal alma satma ve şirketi temsil etme, işçi alma ve çıkarma yetkisi verildiği görülmektedir. Anılan yetkiler davacının iş güvencesi kapsamında olmayan işveren vekili olarak kabulü için yeterlidir. Bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalıdır.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
F) Sonuç:
HÜKÜM:
Yukarıda açıklanan gerekçe ile;
1. Mahkemenin kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. Davanın REDDİNE,
3. Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4.Davacının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 16.00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5.Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500 TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine
Kesin olarak 30.10.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.