15. Ceza Dairesi 2017/37539 E. , 2021/3856 K.
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık
HÜKÜM : TCK‘nın 158/1-g,62,52,53,51. maddeleri uyarınca mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanığın, internet üzerinden verdiği satılık cep telefonu ilanı üzerine katılanın sanıkla irtibata geçtiği, satış konusunda anlaşmaları üzerine ilandaki Samsung marka telefon için sanığın hesabına 1.200 TL yatırdığı, karşılığında kargoyla bedeli daha düşük olan Blackberry marka telefon geldiğini görmesi üzerine katılanın telefonu geri gönderdiği, ancak kargonun adreste teslim alan olmadığından iade edildiği; sanığın, ilan verdiği Samsung marka cep telefonu için katılan kendisini aradığında bu telefonun satıldığını, isterse Blackberry marka cep telefonunu gönderebileceğini söylediğini, katılanın kabul etmesi üzerine bu telefonu gönderdiğini, katılanın daha sonra kendisini arayarak bu telefonu iade etmek istediğini söylediğini, kendisinin bunu kabul etmediği yönündeki beyanına, tarafların görüşmesinin 02/10/2013 günü saat 00:16-00:31 arasında gerçekleştiği, internet ilanının aynı gün 11:55’te kapatıldığı, sanığın ilandaki Samsung marka telefonu başkasına sattığına dair delil gösterememesi nedeniyle itibar edilmediği, bu şekilde sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket ederek ilan verdiği ve gönderdiği telefonlar arasındaki fiyat farkını menfaat olarak temin etmek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği edilen olayda; sanık savunmaları, katılanın aşamalarda değişmeyen beyanları, internet sitesine ait ilan kaydını içerir belgeler, banka cevabı ve dekont örneği, kargoya ait belgeler ve dosya kapsamı itibariyle, sanığın internet yoluyla ilan vermek suretiyle katılana, almak istediği telefon dışında, ekonomik değeri daha düşük olan başka bir telefonu göndermek suretiyle baştan itibaren dolandırma kastıyla hareket ettiği; sanığın, ilandaki cep telefonunu başkasına sattığı için katılan ile sonradan gönderilen Blackberry marka telefon konusunda anlaştıkları yönündeki savunmasına, katılan ile sanığın görüşme saatleri ve ilanın kaldırılma saati ve telefonu başkasına sattığına yönelik dosyaya delil sunulmadığı, ayrıca katılanın Blackberry marka cep telefonunu piyasadan çok daha düşük fiyata alması mümkün iken piyasa değerinin iki katına almayı kabul etmesinin hayatın olağan akışına ve internet yoluyla daha uygun bedelle telefon alma amacına uygun olmadığı gerekçeleri ile itibar edilmediği kabulü ile sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünde bir isabetsizlik görülmemiş; açıklanan ve sanığın UYAP sorgulasında tespit edilen benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle, taraflar arasındaki ilişkinin hukuki ihtilaf niteliğinde olduğu gerekçesi ile bozma isteyen tebliğname görüşüne iştirak edilmemiştir.
Sanığa yüklenen eylemin, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 16/04/2013 tarih ve 2012/15-1407 E. 2013/140 K. sayılı kararında da vurgulandığı üzere, 5237 sayılı TCK‘nın 158/1-f maddesinde öngörülen bilişim sistemlerinin araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle dolandırıcılık suçundan hüküm kurularak eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılama gideri toplamı, CMK‘nın 324/4 maddesinde atıfta bulunulan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 106. maddesindeki terkin edilmesi gereken tutar olan 20 TL‘den az olduğu halde, yargılama giderinin sanıktan tahsiline karar verilmiş ise de, hüküm kesinleşinceye kadar yapılacak yargılama giderlerinin de toplam yargılama gideri kapsamında olması nedeniyle hükmün kesinleştiği tarihte sanıktan tahsili gereken yargılama giderinin yukarda açıklanan terkin edilmesi gereken miktardan az olması halinde Devlet Hazinesi üzerinde bırakılması hususu ile Anayasa Mahkemesi’nin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan kısmi iptal kararı uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde düzenlenen “seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına” hükmünün iptal edilmesi karşısında bu hususun infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinin 3,4,5,6. fıkralarında, cezası ertelenen sanık hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere bir denetim süresi belirleneceği ve bu sürenin alt sınırının, mahkum olunan ceza süresinden az olamayacağı, cezası ertelenen ve hakkında denetim süresi belirlenen sanığa bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceği veya uzman kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususunda karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, cezası ertelenen sanık hakkında denetim süresi belirlenmeyerek ve denetim süresince sanık hakkında herhangi bir yükümlülük yüklenip yüklenmeyeceği veya uzman kişi görevlendirilip görevlendirilmeyeceği hususlarında karar verilmeyerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı olup, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanun’un 8/1 maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK‘un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın yeniden yargılama yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hüküm fıkrasına “TCK‘nın 51/3 maddesine göre sanık hakkında 1 yıl denetim süresi belirlenmesine ve TCK‘nın 51/6 maddesine göre, sanığın kişiliği ile sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak herhangi bir yükümlülük yüklenmesine veya uzman kişi görevlendirilmesine yer olmadığına” ibaresinin eklenmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 31/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.