1. Hukuk Dairesi 2019/118 E. , 2020/6871 K.
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ: … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, dava davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesince reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi …’in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
KARAR-
Dava, ″hile″ hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil ve tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacı, 982 parsel ve 2573 parsel sayılı taşınmazların babası tarafından ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine devredildiğini, davalı ağabeyinin bu taşınmazların satışı konusunda yardımcı olabileceğini, alıcı bulabileceğini söylediğini, sonrasında da taşınmazları …’ye sattığını belirtip kendisini tapu müdürlüğüne götürerek üzerine temliki sağladığını, ancak satış bedelleri ödenmeyince …’yi bularak parayı ne zaman ödeyeceğini sorduğunda bedeli davalıya verdiğini söylediğini, böylece davalı tarafından kandırıldığını öğrendiğini ileri sürerek halen davalı üzerinde bulunan 982 nolu parselin tapusunun iptali ile adına tesciline, davalının dava dışı kişiye sattığı 2573 nolu parselin ise satış bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazları davalı kardeşinden satın aldığını ve bedelini de elden ödediğini, ileri sürülen iddiaların asılsız olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.Davalının davacıyı aldattığı benimsenmek suretiyle davanın kabulüne ilişkin mahkeme kararına karşı davalı tarafından yapılan istinaf başvurusu Bölge Adliye Mahkemesince yerinde görülerek, satış işleminin tarafların iradelerine uygun şekilde gerçekleştirildiği, iradeyi bozan bir nedenin bulunmadığı, uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Getirtilen kayıt ve belgelerden; dava konusu 982 parsel ve 2573 parsel sayılı taşınmazların davacı … adına kayıtlı iken, davacı tarafından 14.09.2015 tarihli r esmi akitte davalı ağabeyi …′ya satıldığı; …′nun da, bu taşınmazlardan 2573 sayılı parseli 18.09.2015 tarihli resmi akitte dava dışı …′ye sattığı; satış ve dava tarihleri itibariyle 982 sayılı parselin 31.211,25-TL, 2573 sayılı parselin 76.502,44-TL değerinde olduklarının keşfen saptandığı görülmektedir. Hemen belirtilmelidir ki; dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden, davada hile hukuksal nedenine dayanıldığı açık olup, Bölge Adliye Mahkemesinin uyuşmazlığın satış bedelinin ödenmemesinden kaynaklandığı yönündeki nitelendirmesinde isabet bulunmamaktadır.Bilindiği üzere; hile(aldatma), bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 36/1. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun(BK) 28/1.) maddesinde açıklandığı gibi; taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, yanılma(hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) biçimde ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir.
Somut olayda; davalının savunmasının soyut beyanlar dışında somut delillerle desteklenmediği, aksine, toplanan tüm deliller ve davacı tanıklarının anlatımları yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, davalının, davacının kötü bir dönemde bulunmasından ve o dönemde yanında kalıyor olmasından faydalanarak hileli yollarla davacıyı kandırdığı ve taşınmazların bedelsiz olarak kendi üzerine devrini sağladığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir.Davacının açıklanan nedenlerden ötürü yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, aynı Kanun′un 373/2. maddesi uyarınca dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, peşin alınan harcın temyiz edene geri verilmesine, 17/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.