T.C.
Yargıtay
22. Hukuk Dairesi
Karar No:2014/34706
K. Tarihi:
Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi P. Şanlı Türgen tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan Sağlık Bakanlığının Muğla ili, Bodrum ilçesi Devlet Hastanesinde diğer davalı taşeron şirketinin işçisi olarak 01.06.2012 tarihinden 14.01.2013 tarihine kadar çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini iddia ile işe iadesine karar verilmesini, boşta geçen süreye ilişkin dört aylık alacağının, yasal süresi içerisinde işe başlatılmaması halinde sekiz aylık ücret tutarının ödenmesine karar verilmesini istemektedir.
Davalı şirket müvekkilinin taşeron sözleşmesi ile diğer davalıya ait işyerinde işe başladığını, iş sözleşmesinin ihale makamı olan hastane yetkililerinin düzenlediği tutanaklar uyarınca ve onların talimatı ile 14.01.2013 tarihinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25 2-h fıkrası uyarınca haklı nedenle feshedildiğini, iş sözleşmesinin asıl işverenin talimatları ile feshedildiğini, feshin haklı nedene dayandığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Sağlık Bakanlığı yargı yolu itirazında bulunduğunu, ayrıca davacı işçi ile aralarında herhangi bir hizmet sözleşmesi bulunmadığını savunarak iş kanununun olayda uygulanmasının söz konusu olamayacağını bu nedenle görevsizlik kararı verilmesini, kademeli olarak pasif dava ehliyeti bulunmaması nedeniyle husumetten davanın reddedilmesini, asıl iş veren konumunda bulunmadıklarını bu nedenle davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının iş akdinin feshinin şekil şartlarına uyulmaksızın yapılması nedeniyle feshin geçerli nedene dayanmadığı, bu neden feshin geçersizliği ile davacının işe iadesine karar verilmiştir.
Karar davalı şirket ve bakanlık vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Uyuşmazlık iş sözleşmesinin işverence haklı nedene dayalı olarak feshedilip feshedilmediği noktasındadır.
4857 sayılı Kanun’un 25/II. maddesinde, “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri: a ) İş sözleşmesi yapıldığı sırada bu sözleşmenin esaslı noktalarından biri için gerekli vasıflar veya şartlar kendisinde bulunmadığı halde bunların kendisinde bulunduğunu ileri sürerek, yahut gerçeğe uygun olmayan bilgiler veya sözler söyleyerek işçinin işvereni yanıltması. b ) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması, yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması. c ) İşçinin işverenin başka bir işçisine cinsel tacizde bulunması. d ) İşçinin işverene yahut onun ailesi üyelerinden birine yahut işverenin başka işçisine sataşması veya 84 üncü maddeye aykırı hareket etmesi. e ) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması. f ) İşçinin,işyerinde, yedi günden fazla hapisle cezalandırılan ve cezası ertelenmeyen bir suç işlemesi. g ) İşçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç işgünü işine devam etmemesi. h ) İşçinin yapmakla ödevli bulunduğu görevleri kendisine hatırlatıldığı halde yapmamakta ısrar etmesi. ı ) İşçinin kendi isteği veya savsaması yüzünden işin güvenliğini tehlikeye düşürmesi, işyerinin malı olan veya malı olmayıp da eli altında bulunan makineleri, tesisatı veya başka eşya ve maddeleri otuz günlük ücretinin tutarıyla ödeyemeyecek derecede hasara ve kayba uğratması.” hallerinde iş sözleşmesinin işverence haklı nedene dayalı olarak feshedilebileceği düzenlenmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 19. maddesinin 1. fıkrasına göre işveren fesih bildirimini yazılı yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Fesih bildirimi yazılı yapılmamışsa veya fesih sebebi açık ve kesin bir şekilde belirtilmemişse aynı Kanun’un 21. maddesi gereğince geçerli sebep gösterilmediği kabul edilir.
Buna karşılık, aynı Kanun’un 25. maddesinde öngörülen, işverenin haklı nedenle derhal feshinde ise yazılı şekil şartı aranmamaktadır.
Somut olayda, davacı ile davalı arasındaki iş akdinin 14.01.2013 tarihli karar verilen işi yapmamak gerekçesine dayanılıarak sözlü biçimde 4857 sayılı Kanun’un 25/2-e maddesi uyarınca haklı nedenle feshedilmiştir. 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin II. bendinde, ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Dosya kapsamı ve tanık beyanlarından davacının hasta kabul bölümünde görevlendirildiği halde bu işin kendi işi olmadığını söyleyerek hatırlatıldığı halde verilen işi yapmadığı, oysaki hizmet alım şartnamesindde böyle bir görevlendirilmeye imkan tanındığı ve bu husus da davacı hakkında tutanak tanzim edildiği de anlaşılmakla, esas yönünden haklı neden teşkil eden durumun 10.01.2013 tarihinde alt işverene bildirildiği görülmektedir. Belirtildiği üzere geçerli nedenle fesihten farklı olarak haklı nedenle fesihte şekil koşulları aranmayıp, savunma alınması koşul olarak kabul edilmemektedir. Bu açıdan mahkemece yapılması gereken; şekil şartları yönünde bir inceleme değil, işin esasına girilerek işverence yapılan feshin haklı nedene dayandığının tespiti ile davanın reddine karar vermek iken, aksi yönde kabulüne yönelik verilen karar bozmayı gerektirmiştir.
Belirtilen nedenlerle, 4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, hükmün bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda belirtilen nedenlerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 180,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgiliye iadesine, kesin olarak 08.12.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.