T.C.
Yargıtay
16. Ceza Dairesi
Esas No:2015/3344
Karar No:2015/926
K. Tarihi:
İtiraz Eden : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
İtiraz Edilen Daire Kararı :Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 22.12.2014 tarihli 2014/5464-2014/12447 esas ve karar sayılı kararı
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.07.2013 tarihli 2009/213 esas ve 2013/137 karar sayılı kararı
İtiraza Konu Olan Sanıklar :1-H. A., 2- T.Y., 3- H.S.
Suç :Silahlı terör örgütüne üye olma, Silahlı terör örgütüne yardım etme, 6136 sayılı Kanuna aykırılık, Resmi belgede sahtecilik
Suç Tarihi :21.09.2010 ve öncesi
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
I. GENEL OLARAK
Ceza Muhakemesi Kanunu 308. maddesi gereğince; Yargıtay Ceza Dairelerinin kararlarına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde aleyhe, süre koşulu olmaksızın lehe itiraz edebilir. İtirazı, kararı veren daire inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir, görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na gönderir.
İtirazı incelemekle görevli daire, sanıkların üzerine atılı silahlı terör örgütüne üye olma ve silahlı terör örgütüne yardım suçları ve bağlantılı fiillerin temyiz inceleme tarihi itibari ile 6545 sayılı Kanunun 35 maddesi ile değişik Yargıtay Kanununun 14. maddesi hükmü, 20.07.2014 gün ve 29066 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 17.07.2014 tarih ve 2014/2 sayılı kararına göre Yargıtay 9. Ceza Dairesidir.
Ancak, 2797 sayılı Yargıtay Kanununa 6572 sayılı Kanunun 27. maddesi ile eklenen geçici 14. madde hükmü doğrultusunda Yargıtay Birinci Başkanlar Kurulunun 19.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 2015/ 8 sayılı kararı ile itiraza konu suçların kanun yolu incelemesi yapmakla Yargıtay 16. Ceza Dairesi görevlendirilmiştir.
Yasal düzenleme ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun kararı doğrultusunda itirazın incelemesinde Dairemizin görevli olduğu kabul edilmiştir.
II. İTİRAZ OLUNAN KARAR
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 19.07.2013 tarih, 2009/213 E.- 2013/137 K sayılı kararı.
1. Sanık H. A. Hakkında:
a. Örgüte Yardım Suçu Yönünden
Yerel mahkeme, “Devrimci Karargah terör örgütü amaç ve stratejisi kapsamında faaliyetlerde bulunan Nejdet Kılıç ile sanık H. A.’nın tanıştığı, sanığın kendince emniyet ve yargı içerisinde yer alan cemaat mensuplarını, kitabı bölümünde de açıkladığımız üzere ortaya çıkarmaya çalıştığı, bu bağlamda C.Başsavcılıklarınca yapılan soruşturmalar, mahkemelerde yapılan kovuşturmalar dahil, açıklamalarda bulunup yorumlar yaptığı, yine aynı kapsamda sanığın devrimci terör örgütü faaliyeti çerçevesinde bir kısım sanıklarla örgütsel irtibatının bulunduğu, Devrimci Karargah terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda birleştirme amaçlı olarak toplantılar tertip ettiği ve örgüte eleman kazandırma faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilen şüpheli sıfatıyla teknik ve fiziki takip yapılan Nejdet Kılıç ile irtibat halinde olduğu, Nejdet’in mahkemece dinlenme kararı olan ve devam eden soruşturma çerçevesinde teknik ve fiziki takipte olan dinlenen telefonlarını kitabında açıkca yazdığı, dinlenen telefonları deşifre ettiği, sürekli olarak sanık Nejdet Kılıç ile konuşarak bu soruşturmayı akim bırakmak için kendisine yol ve yöntem gösterdiği, Nejdet Kılıç’ın Eskişehir Emniyet Müdürlüğüne giderek kendisini ziyaret ettiği, sanığın mahkememizdeki davaya konu 2009/1868 soruşturma nolu dosyadaki dinlenen telefonları deşifre etmesi üzerine sanık Nejdet Kılıç’ın SDP içerisinde örgüt adına faaliyet gösteren kişileri arayarak bilgi verip telefonlarını kapatmasını istediği, onlarında gerekli tedbirleri aldığı, bu nedenle Devrimci Karargah örgütünün temel stratejileri içerisinde yer alan gizlilik (yukarıda belirttiğimiz üzere örgütün yaptığı bombalı eylemlere gizliliğe aşırı riayet etmesi nedeniyle bu örgütün yaptığına dair uzun süre bilgi elde edilemediği,) nedeniyle SDP içerisindeki diğer bağlantılarına izleyecekleri yol ve yöntemlere, yapacakları ve daha sonra yaptıkları eylemlere ulaşılamadığı, bu konuda bilgi sahibi olunamadığı, soruşturmanın ve kovuşturmanın bu anlamda akim kaldığı ve soruşturma ve kovuşturmanın derinleştirilemediği, örgütün diğer balantılarının ortaya çıkarılamadığı kanısına varılmış olup, açıkladığımız bu sebeplerle, sanık H. A. İl Emniyet Müdürü olmasına rağmen ve Emniyet Müdürlüğünün çeşitli birimlerinde istihbarat dahil görev yapmasına rağmen Devrimci Karargah örgütü mensubuna yardım ettiği vicdani kanısına varıldığı” belirtmiştir.
Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesi: “Sanık H. A.’nın, silahlı terör örgütü üyesi olduğu dosya kapsamına uygun olarak iddia ve kabul edilen Nejdet Kılıç’ın siyasi görüşlerini ve terör örgütleri ile iltisakını çok önceden bildiği ve bir görev ile bağlantılı olmaksızın yüzyüze görüşmelerinin de sürdüğü, irtibat halinde bulunduğu Nejdet Kılıç’ın bir takip durumundan şüphelenip kendisine danışması üzerine, polis takibinde olabileceğine ilişkin değerlendirmesini kendisiyle paylaşıp uyarılarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Sanığın Nejdet Kılıç’la bu aşamaya kadar olan telefon görüşmeleri ve diğer irtibatı terör örgütüne yardım suçunu oluşturmayacağı düşünülebilir ise de; sanığın yapmış olduğu şikayet üzerine başlatılan müfettiş incelemesi kapsamında Nejdet Kılıç hakkında terör örgütü üyesi olmaktan yapılan hakim kararına dayalı dinleme işlemini öğrenmesi üzerine araştırma ve soruşturmadan kurtulmasını sağlamak amacıyla Nejdet Kılıç’a bu durumu bildirdiği, Nejdet Kılıç’ın ise, aldığı bu uyarı üzerine takipten kurtulmak için kendisinin kullandığı ve yine kendisi adına kayıtlı olup da örgüt mensubu İbrahim Turgut tarafından kullanılan telefonları görüşmeye kapattığı, bu suretle sanığın hal ve sıfatını bildiği kuşkusuz olan Nejdet Kılıç’a ve bu kişinin mensubu olduğu silahlı terör örgütüne, sonuç da verecek şekilde yardımda bulunduğuna dair mahkeme kabul ve uygulamasında bir isabetsizlik görülmediği” sonucuna varmıştır.
B. 6136 Sayılı Kanuna Aykırılık Suçuna İlişkin Olarak
Yerel Mahkemece, “…sanığın eşi Şenay Avcı’ya OHAL Bölge Valiliğince silah taşıma ve bulundurma vesikası verilmesinde uygulanacak yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince, Diyarbakır’daki meskeninde bulundurmak üzere kaleşnikof marka silahın verildiği ve 285 sayılı
KHK kapsamında aynı yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince meskeninde bulundurmak üzere Reck marka tabancanın verildiği, sanığa 285 sayılı KHK kapsamında aynı yönetmenliğin 5. Maddesi gereğince Parebellum Marka 9 mm çaplı tabanca için önce silah taşıma ruhsatı, daha sonra meskende bulundurma ruhsatı verildiği, sanık ve eşinin Diyarbakır’dan İstanbul’a tayin olmaları nedeniyle kaleşnikof marka silahın ruhsatı OHAL bölge valiliğince silah taşıma ve bulundurulması konusunda vesikası verilmesinde uygulanacak esaslar hakkında yönetmenliğin 9. maddesinin c bendi gereğince ikametgahları nedeniyle silahların OHAL bölgesi dışına çıkarılması yasak oluduğundan, OHAL bölgesi dışına çıkarılması nedeniyle Diyarbakır Valilik Makamının 2 Aralık 1994 tarih, 28511295 sayılı oluru ile iptal edilerek yazısı İstanbul Emniyetinde görev yapan H. A.’ya tebliğ edildiği, yine sanığa verilen Parabellum marka 9 mm çapındaki tabanca ile eşine verilen Reck Marka 6.35 mm çapındaki tabancanın Diyarbakır’daki ikamette bulundurmak üzere OHAL kanunu çerçevesinde verilmesine rağmen sanık tarafından OHAL dışına çıkarılarak görev yaptığı yerlere nakledilmek suretiyle taşıdığı ve evinde bulundurduğunun anlaşıldğı, Reck marka 6,35 mm çapındaki tabanca üzerinde oynama yapıldığının anlaşıldığı, sanığın eşinin beyanı ve tüm dosya kapsamı göz önüne alındığında, OHAL çerçevesinde görev yaptığı Diyarbakır’da meskeninde bulundurma amaçlı verilen kaleşnikof marka silahı Reck Marka tabancayı eşi adına Parabellum marka tabancayı kendi adına bulundurma ruhsatlı verilmesine rağmen ve bu silahların meskende bulundurma şeklinde verilip OHAL dışına çıkarılması kesinlikle yasak olmasına rağmen, sanık adı geçen silahları kendi hakimiyeti ve kontrolü altına almak suretiyle sanığın tayinleri Diyarbakır’dan çıktıktan sonra da bu silahları görev yaptığı tüm yerlere naklettiği, dolayısıyla taşıdığı, evinde bulundurduğu, bu şekilde bu silahları bulundurması ve taşıması 6136 sayılı yasaya ve OHAL kanununa aykırı olduğu, sanığın kaleşnikof marka silahın OHAL Bölgesi dışına çıkarılması nedeniyle ruhsatın iptal edildiği kendisine tebliğ edilmesine rağmen, bir işlem yapmayıp ruhsatsız silah bulundurma, taşıma kastı ile bulundurduğu vicdani kanısına varıldığından, sanığın 1 adet 7,62 mm çaplı vahim nitelikte silah ve 2 adet tabanca bulundurma ve taşıma suçunu işlediği anlaşıldığından eylemine uyan TCK.nın 44. Maddesi delaletiyle 6136 sayılı yasanın 13/2 maddesi gereğince, sanığın görevi, kişiliği, silah sayısı göz önüne alınarak takdiren ve teşdiden mahkumiyetine ” hükmetmiştir.
Yargıtay yüksek 9. Ceza Dairesince: “Numarasız 8 mm çaplı ses ve gaz fişeği istimal etmek üzere imal edilmişken, 6.35 mm çaplı Browning tipi ateşli silah fişeklerini atar hale dönüştürülmüş, Reck marka, P 800 model yarı otomatik tabanca ve 116311H-359 seri numaralı 9 mm çaplı, Parabellum (Mauser) tipi yarı otomatik tabanca hakkında, 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Ruhsatı Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince, vesikasız olarak elde bulundurulan tabancalar hakkında 04.05.1988 tarihinde, P 800 model tabanca için Şenay Avcı’ya meskende bulundurma vesikası, 116311H-359 seri numaralı tabanca için sanık H. A.’ya silah taşıma vesikası verildiği, 116311H-359 seri numaralı tabanca için verilen taşıma vesikasının ise 18.10.1989 tarihinde meskende bulundurma olarak yenilendiği, bu silahların sanığın Eskişehir Emniyet Müdürlüğü konutunda yapılan aramada bulunmaları üzerine, silahların Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir iller dışına çıkarılması nedeniyle bulundurma ruhsatlarının 07.10.2010 tarihinde iptal edildiği ve iptale ilişkin tebliğlerin Şenay Avcı’ya 13.10.2010, sanığa ise 28.04.2011 tarihinde yapıldığı, ruhsat iptali ve tebliğlerinin açıklandığı üzere ele geçirilme tarihinden sonra gerçekleştirilmesi nedeniyle, P 800 model tabanca ve 116311H-359 seri numaralı tabanca yönünden ruhsatsız silah bulundurma suçunun manevi unsuru itibariyle oluşmayacağı; ancak 56-2801767 numaralı, 7.62×39 mm, kalashnikov marka otomatik tüfek için aynı durumun söz konusu olmadığı, vesikasız olarak elde bulundurulan bu silah hakkında 285 sayılı Olağanüstü Hal Bölge Valiliği İhdası Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Geçici 1. maddesi ve Olağanüstü Hal Bölge Valiliği Tarafından Silah Taşıma ve Bulundurma Vesikası Verilmesinde Uygulanacak Esaslar Hakkındaki Yönetmeliğin 5. maddesi gereğince 04.05.1988 tarihinde eşi Şenay Avcı adına meskende bulundurma vesikası verildiği ve bu vesikanın silahın olağanüstü hal bölgesi ve mücavir İller dışına çıkarıldığının idarece yerinde tespit edilmesi nedeniyle 02.12.1994 tarihinde iptal edildiği, iptal işlemine dayalı olarak silahın idareye iadesi hususunun 28.12.1994 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen, silahın, anılan yönetmeliğin 11/2. maddesindeki “Olağanüstü Hal Bölgesi ve mücavir iller dışına taşımak üzere çıkarılamayacağı ve bu madde hükümlerine aykırı hareket edenlerin silahı Emniyet Genel Müdürlüğü veya Jandarma Genel Komutanlığına iade etmeleri gerektiğine” ilişkin amir hükme rağmen iade edilmediği ve tebligattan yaklaşık 16 yıl sonra 28.09.2010 tarihinde Eskişehir Emniyet Müdürlüğü konutunda yapılan aramada ele geçirildiği, eşi olan ve bu suçtan beraat eden Şenay Avcı’nın silahın sanığa ait olduğunu beyan etmesi karşısında, anılan silahı vesikasının iptaline rağmen ruhsatsız şekilde bulunduran, kaldı ki, niteliği itibariyle ruhsata bağlanması ve yasadan kaynaklanan yetki ile taşınması ve bulundurulması da mümkün olmayan kalashnikov tüfek nedeniyle sanığın sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak yukarıda açıklanan nedenlerle sadece kalashnikov tüfek nedeniyle sorumlu tutulması gerekirken, iki adet tabanca da esas alınarak ve fikri içtima hükümleri de uygulanmak suretiyle teşdiden ceza tayin edilmesİ.