T.C.
Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2013/1445
Karar No:2015/41
K. Tarihi:14.1.2015
Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gölbaşı/AnkaraAsliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.07.2011 gün ve 2009/146 E. 2011/512 K.sayılı kararın incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 19.11.2012 gün ve 2011/14642 E- 2012/17321 K. sayılı ilamı ile;
(…Dava, ormandan ağaç kesme nedeniyle açılan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı idare vekili, davalı hakkında devlet ormanından izinsiz ağaç keserek açma yaptığından dolayı suç tutanağı düzenlendiğini, Gölcük Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/762 Esas sayılı dosyasında yargılamasının yapıldığını ve davalının eyleminin sabit görülerek hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, davalının ağaç kesme eylemi ile idarenin toplam 12.895 TL zarara uğradığını belirterek, maddi tazminat istemli eldeki bu davayı açmıştır. Davalı, açılan davayı kabul etmediğini, dava konusu yerin dedesinden kaldığını, yıllarca aile tarafından kullanılageldiğini, tapulu arazisi içerisinde kaldığını, orman arazisinden açma yapmadığını, işgal ve faydalanmada bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Yerel mahkemece, ceza mahkemesince verilen mahkumiyet kararı nazara alınıp bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davalı hakkında, dava konusu edilen eylemleri nedeniyle ceza davası açıldığı, Gölcük Sulh Ceza Mahkemesinin 18/08/2010 tarih ve 2008/762 Esas, 2010/421 sayılı kararı ile davalının cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesinden dolayı henüz kesinleşmediği, dosyanın halen Yargıtay’da temyiz incelemesinde olduğu ve bu haliyle ceza yargılamasının henüz sonuçlanmadığı anlaşılmaktadır. Türk Borçlar Yasası’nın 53. maddesi gereğince hukuk hakimi ceza mahkemesinin beraat kararı ile bağlı değil ise de ceza mahkemesince belirlenecek maddi olgular ile bağlıdır. Dava konusu olayın özelliği nedeniyle ceza mahkemesindeki davanın sonucu araştırılıp kesinleşmesi beklenmeli ve ondan sonra tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Yerel mahkemece, açıklanan bu yön gözetilmeden karar verilmiş olması, usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir….)
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, haksız fiilden kaynaklı idare zararının ödetilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davalının Devlet ormanından açma yapma, izinsiz ağaç kesme eylemi nedeniyle suç tutanağı düzenlendiğini, 12.895,87 TL idari zarar meydana geldiğini ileri sürerek, idare zararının tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, iddiaları reddederek, davalının tapulu taşınmazını kullandığını bildirmiştir.
Mahkemece, davalının suç sayılan eylemi nedeniyle 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 114. maddesi gereğince orman örtüsünü temizleyerek, sürüp meyve ağaçları dikip, su deposu yaparak bu alanın idarece ağaçlandırılmasına engel olduğundan ağaçlandırma gideri ile sorumlu tutulması gerektiği, bu itibarla bilirkişi raporundaki hesaplama esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile 6.891,20 TL’nin tahsiline karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece, yukarıya başlık bölümüne metni aynen alınan ilamdaki gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, davalının ormandan açma yaptığı gerek ceza mahkemesince gerekse mahkemece yapılan keşifler sonucu alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğu, davalının da açma yapmadığını değil taşınmazın tapulu olduğunu savunduğunu, tapu kaydını ibraz için davalı tarafa süre verildiğini, tapu kaydı sunulamadığını, davalının savunması da gözetilerek ormandan açma yaptığı ortada iken, hukuk mahkemesini, ceza mahkemesi kararının kesinleşmesini beklemeye zorunlu bırakmanın yargılamanın ucuz, basit ve çabuk olması kuralı ile bağdaşmayacağı, ceza yargılaması sonucunda hükmedilen cezanın, af veya benzeri bir düzenleme ile ortadan kaldırılsa dahi hukuk mahkemesinin (kusur varsa) tazminata hükmetmekle yükümlü olduğu, davalının ormandan açma yaptığı sabit olduğundan ceza mahkemesi kararının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği yönündeki bozma ilamına iştirak edilmediği gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını temyize taraf vekilleri getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının dava konusu edilen eylemleri nedeniyle aleyhinde açılan ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesi gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
I-Davacı Orman İdaresi vekilinin temyizi yönünden; davanın kısmen kabulüne dair verilen ilk kararı temyiz etmeyen davacı idarenin, bozma üzerine verilen direnme kararını temyiz etmesinde bozma nedeni gözetildiğinde hukuki yararı bulunmamaktadır.
II-Davalı vekilinin temyiz istemi yönünden; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında; davalının savunması gözetildiğinde, ceza mahkemesi kararının beklenmesi gerekmediğine dair yerel mahkemece verilen kararın yerinde olduğu görüşü de savunulmuş, ancak Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
Açıklanan nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Yukarda açıklanan nedenlerle;
I-Davacı Orman İdaresi vekilinin temyiz isteminin reddine,
II-Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine 14.01.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi.