T.C.
Yargıtay
4. Ceza Dairesi
Karar No:2013/8802
K. Tarihi:27.3.2013
DAVA : Gürültüye neden olma suçundan sanık A.’nın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 183/1, 62 ve 52. maddeleri gereğince 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair, Erdemli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04/11/2011 tarih ve 2010/1087 esas, 2011/971 sayılı kararının, Adalet Bakanlığınca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27/06/2012 gün ve 167999 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi.
KARAR : İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, sanığın işletmeciliğini yaptığı otelde bulunan eğlence yerinde yüksek sesle müzik yayını yapıldığından bahisle mahkumiyet hükmü kurulmuş ise de, sanığın eyleminin 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 36. maddesi kapsamında kaldığı ve idari yaptırımı gerektirdiği, sanık hakkında aynı eylem nedeniyle idari yaptırım kararı verildiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”denilmektedir.
I-) OLAY:
Sanık A. hakkında, işletmeciliğini yaptığı otelde açık alanda sağlığa zarar verecek şekilde müzik yayını yaptırarak, gürültüye neden olma suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında, Erdemli 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 04/11/2011 tarihli kararı ile 1.000,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, yoklukta verilen kararın tebliğ edilerek temyiz edilmeksizin kesinleştiği ve cezanın infaz edildiği, infaz aşamasından sonra sanık müdafiinin istemi üzerine, Kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II-) Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Yerleşim bölgesindeki açık alanda, başkalarının sağlığına zarar verecek şekilde müzik yayını yaptırarak, gürültüye neden olan sanığın eyleminin, TCK’nın 183. maddesinde düzenlenen gürültüye neden olma suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesine ilişkindir.
III-) Hukuksal Değerlendirme:
5237 TCK’nın ” Gürültüye neden olma” başlıklı 183. maddesinde; ” İlgili kanunlarla belirlenen yükümlülüklere aykırı olarak, başka bir kimsenin sağlığının zarar görmesine elverişli bir şekilde gürültüye neden olan kişi, iki aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” madde gerekçesinde; “Madde metninde gürültüye neden olma fiili suç olarak tanımlanmıştır. Ancak, bunun için, gürültünün başkalarının sağlığının zarar görmesine elverişli olabilecek şekilde yüksek olması gerekir.” hükümlerine yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Gürültü” başlıklı 36. maddesinde; ” ( 1 ) Başkalarının huzur ve sükununu bozacak şekilde gürültüye neden olan kişiye, elli Türk Lirası idari para cezası verilir.
2-) Bu fiilin bir ticari işletmenin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde işletme sahibi gerçek veya tüzel kişiye bin Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idari para cezası verilir.
3-) Bu kabahat dolayısıyla idari para cezasına kolluk veya belediye zabıta görevlileri karar verir.” hükmü bulunmaktadır.
Kabahatler Kanunun 15. maddesinin 3. fıkrasında ise; “Bir fiil hem kabahat hem de suç olarak tanımlanmış ise, sadece suçtan dolayı yaptırım uygulanabilir. Ancak, suçtan dolayı yaptırım uygulanmayan hallerde kabahat dolayısıyla yaptırım uygulanır.” hükümleri yer almıştır.
2872 sayılı Çevre Kanunu’nun idari nitelikteki cezaları düzenleyen 20. maddesinin ( h ) bendinde “Bu Kanunun 14 üncü maddesine göre çıkarılan yönetmelikle belirlenen önlemleri almayan veya standartlara aykırı şekilde gürültü ve titreşime neden olanlara, konutlar için 400 Türk Lirası, ulaşım araçları için 1.200 Türk Lirası, işyerleri ve atölyeler için 4.000 Türk Lirası, fabrika, şantiye ve eğlence gürültüsü için 12.000 Türk Lirası idarî para cezası verilir.” aynı maddenin son fıkrasında ise; “Bu maddenin uygulamasında Türk Ceza Kanunu ile diğer kanunların, fiilin suç oluşturması haline ilişkin hükümleri saklıdır.” hükümlerine yer verilerek, ilgili hallerde Kabahatler Kanunu’nun 15 ve Türk Ceza Kanunu’nun 183. maddesi hükümlerinin geçerliğinin korunduğu ifade edilmiştir. Sözü edilen yasal düzenlemeler karşısında; öğelerinin oluşması durumunda Çevre Kanunu’nun Kabahatler Kanunu’na göre öncelikle uygulanabileceği, ancak kabahatlere ilişkin genel hüküm niteliğindeki Kabahatler Kanunu’nun 15. maddesi uyarınca, eylem suç oluşturursa yalnızca suçla ilgili düzenlemeye göre ceza verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
İncelenen somut olayda; sanığın işletmeciliğini yaptığı ve yerleşim bölgesi içerisinde yer alan otelinin açık alanında, gece 02:00 sıralarında yapılan denetim ve ölçüm neticesinde, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinin 24/a bendinde belirtilen seviyenin üzerinde müzik yayını yapıldığının ve gürültü seviyesinin aşıldığının tespit edildiği, bu nedenle Çevre Kanunu’nun 20/h maddesi uyarınca hakkında İl Çevre ve Orman Müdürlüğünce idari para cezası yaptırımı uygulanarak ayrıca TCK’nın 183. maddesi uyarınca işlem yapılması için ihbarda bulunulduğu, sanık hakkında gürültüye neden olma suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sırasında, mahkemece sanığın eyleminin başkalarının sağlığını ihlal edici nitelikte olup olmadığının belirlenmesi için bilirkişi raporu alındığı, …Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi … tarafından düzenlenen 02/03/2011 tarihli bilirkişi raporunda, görevlilerce tespit edilen gürültü seviyesinin, yönetmelikte belirlenen miktarların üzerinde olduğu, yerleşim bölgesinde gece saatlerinde sürekli olarak bu gürültüye maruz kalan kişilerde, fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olumsuz etkiler oluşturabileceğinin belirtildiği, mahkemece rapor, tanık beyanları ve tespit tutanakları birlikte değerlendirilerek, sanığın eyleminin başkalarının sağlığının zarar görmesine elverişli olacak nitelikte bulunması nedeniyle, TCK’nın 183. maddesi uyarınca cezalandırıldığı anlaşılmıştır.
26/04/2006 tarihli 5491 sayılı Kanun’un 14. maddesi ile değişik, Çevre Kanununun 20. maddesinin son fıkrasında “Bu maddenin uygulamasında Türk Ceza Kanunu ile diğer kanunların, fiilin suç oluşturması haline ilişkin hükümleri saklıdır.” hükmüne yer verilmesi ayrıca Kabahatler Kanunu’nun 15/3. maddesine göre, bir fiil hem suç hem de kabahat ise suçtan dolayı işlem yapılacağının belirtilmesi ve yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, yönetmeliğin üzerinde tespit edilen gürültünün yerleşim bölgesindeki kişilerde fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olumsuz etkiler bırakacağının belirtilmiş olması karşısında, TCK’nın 183. maddesinin gerekçesi de göz önünde bulundurularak, mahkemenin gürültüye neden olma suçuna yönelik uygulamasının hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, Erdemli 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 04/11/2011 tarih ve 2010/1087 esas, 2011/971 sayılı kararının, hukuka uygun olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan kanun yararına bozma isteğinin reddine, 27.03.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.