T.C.
Yargıtay
11. Hukuk Dairesi
Karar No:2013/20990
K. Tarihi:20.11.2013
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 06.02.2013 tarih ve 2011/76-2013/26 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında 18.01.2007 tarihinde 01.02.2007 başlangıç tarihli ve üç yıl süreli Franchise Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin 4/4.maddesi uyarınca davalının her ay 100 US-D+KDVyi her ayın birinci iş günü döviz olarak ya da o günkü Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Efektif Satış Kuru TL. karşılığı olarak aidat bedelini ödemeyi borçlandığını, vadesinde aidat bedelinin iki ay üst üste ödenmemesi halinde o yıla ait aidat bedelinin muaccel olacağının kararlaştırıldığını, başlangıçta davalının kredi kartından tahsil edilmekte olan aidat bedeline ilişkin 01.02.2009 tarihli 195.88 TL.lik ve Nisan-Aralık 2009 dönemine ait dokuz aylık ile Ocak-Şubat 2001 dönemine ait aidat bedeli ve temerrüd faizlerini içeren 02.12.2010 tarihli 3.241.46 TL.’lik fatura bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine müvekkil tarafından davalıya karşı Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4735 esas sayılı takip dosyasında 18.03.2011 tarihinde 3.643.84 TL. alacak için ilamsız icra takibi yapıldığını, ödeme emrinin borçlu davalıya 30.03.2011 tarihinde tebliğ olunduğunu, borçlunun borcun tamamına faize ve takip ferilerine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, borçlunun takipten sonra 21.03.2011 tarihinde 973.00 TL.ödeme yaptığını, davalının icradaki borca itirazının haksız olduğunu, alacağın likit bulunduğunu ifade ederek davalının anılan takip dosyasındaki 3.643.84 TL. borca yaptığı itirazın iptaline, takibin devamına takip konusu alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin anılan sözleşme uyarınca davacı tarafa ödemeler yaptığını, takip konusu alacağın müvekkilinin borcu olmadığını ifade ederek, davanın reddine ve %40’dan aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, takip konsuu borcun sözleşmeden doğduğu, sözleşmenin davacıya ait markanın davalı tarafından kullanımını da düzenlediği, 556 sayılı KHK hükümlerinin düzenlediği hukuki ilişkilerden doğan itirazın iptali davalarında görevli mahkemenin Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemeleri olduğu, taraflar arasında 28.01.2007 tarihinde marka kullanımını da konu alan franchise sözleşmesi imzalandığı, sözleşme uyarınca davalının davacıya her ay 100 USD veya karşılığını Türk Parası olarak ödeme borcu altına girdiği, davalının davacıya bir kısım ödemeler yaptığı, davacının sözleşmenin devam ettiği süre zarfında yapılması gereken ödemelerin eksik yapıldığını iddia ettiği, davalının ise böyle bir iddiayı kabul etmediği, benimsenen ikinci bilirkişi raporu kapsamına göre, davacının davalıdan takip tarihinden evvel 3.588.97 TL.alacağmın bulunduğu, davacının bu miktar için davalıya karşı icra takibinde bulunduğu, icra takibinden sonra ve fakat ödeme emrinin tebliğinden önce davalının davacıya 973.00 TL.ödediği, borcun 2.615.97 TL.’ye düştüğü ödeme emrinin davalıya tebliğ edildiği, davalının itirazda bulunduğu ve takibin durduğu, anılan miktar kadar davalının borçlu olduğu, itirazın iptali davasının yapılan ödeme gözetilerek ve ödeme düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden açılmasının gerektiği, şu hale göre davalının itirazının 2.615.97 TL.için haksız olduğu, bu nedenle anılan miktar için itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesinin gerektiği, takip konusu alacağın likit olduğu, bu nedenle İcra İflas Kanunu’nun 67.maddesi uyarınca anılan alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsilinin gerektiği, fazlaya yönelik istemin reddinin icap ettiği, ancak reddedilen miktar yönünden davacının icra takibi ve davada kötüniyetli olmadığı anlaşıldığı, davalının icra inkar tazminatı isteminin kabulüne de olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2011/4735 esas sayılı icra takip dosyasında davalının gerçekleştirmiş olduğu itirazın 2.615.97 TL.asıl alacak için iptaline, takibin 2.615.97 TL. için devamına karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dava, 18.01.2007 tarihli franchise sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe yapılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece davada Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu belirtilerek davanın esasına girilmiş ve davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline ve kabul edilen kısım üzerinden davalı aleyhine %40 oranında icra inkar tazminatının davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
556 sayılı KHK’nın 71/1 maddesi “Bu Kanun Hükmünde Kararnamede öngörülen davalarda, görevli mahkeme ihtisas mahkemeleridir. Bu mahkemeler tek hakimli olarak görev yaparlar. Asliye hukuk ve asliye ceza mahkemelerinden hangilerinin ihtisas mahkemesi olarak görevlendirileceği ve bu mahkemelerin yargı çevresini, Adalet Bakanlığı’nın teklifi üzerine Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu belirler.” Hükmüne amirdir. Ayrıca 5846 Sayılı Yasa’dan doğan haklar ile 551, 555, 554 sayılı KHK’lar-dan doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkları çözme görevi de ihtisas mahkemelerine bırakılmıştır.
Davacı, dava dilekçesinde taraflar arasında imzalanan Franchise Sözleşmesinin 4.4 maddesi uyarınca kararlaştırılan aidat bedelinin ödenmediğini ve bu sebeple takibe girişildiğini açıklamıştır. Dosyada mevcut Franchise Sözleşmesi hükümleri ve dava dosyası içerisinde tarafların iddia ve savunmaları itibariyle, davacı tarafça sözkonusu sözleşme kapsamında 556 sayılı KHK’dan kaynaklanan bir hak sahipliği veya marka hakkına tecavüzden ya da anılan KHK’da düzenlenen lisans vb. Diğer hususlardan kaynaklanan bir uyuşmazlık olduğu ileri sürülmediği gibi, uyuşmazlığın niteliği itibariyle işbu davada 5846 sayılı FSEK ve 551, 554 ve 555 sayılı KHK hükümlerinin de uygulama yeri bulunmamaktadır.
Bu durumda davaya bakmakla görevli mahkemenin genel mahkemeler olduğu gözetilmeksizin işin esasına girilerek kısmen kabul kararı verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ
Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 20.11.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.