T.C.
Yargıtay
11. Ceza Dairesi
Esas No:2014/8224
Karar No:2014/21225
K. Tarihi:9.12.2014
Karar No:2014/21225
K. Tarihi:9.12.2014
Sanık müdafiinin temyiz talebinin, sanık hakkında verilen beraat hükmünün gerekçesine ve vekalet ücretine yönelik olduğu gözetilerek yapılan incelemede;
1- Katılanın, kendisine ait olup da 2009 yılında vefat eden babasının ikamet ettiği evinin resmi işlemlerini yaptırması için daha önceden babasına birden fazla kez verdiği üzeri boş altı katılanca imzalı kağıdı sanığın hukuka aykırı şekilde ele geçirip, üzerini katılanı borçlu olarak gösterir şekilde doldurduktan sonra icra takibine konu ettiğinin iddia olunması, mahkemenin ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1988/1 E.-1989/2 K sayılı kararını dayanak olarak gösterip belirtilen iddianın yazılı belge ile ispatı mümkün olduğundan bahisle yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığını kabul etmesi, sanığın aşamalarda katılana verdiği borç karşılığında bu belgeyi kendisinin doldurduğunu, katılanın da imzaladığını savunması, suça konu belgenin ise mahkemece duruşmaya getirtilip incelenmemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belgenin duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması, iddia ve savunmanın doğruluğu bakımından dava konusu belgedeki katılanın imzası ile borcu ihtiva eden el yazılarının aynı anda mı, yoksa farklı tarihlerde mi yazıldığı hususu ile sanığın belge üzerindeki yazıların kendisine ait olduğuna yönelik savunmasının doğruluğunun belirlenebilmesi için belirtilen yazıların aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu belgenin düzenlendiği tarih itibariyle sanığın ekonomik durumu araştırılıp, belgede yazılı ziynet eşyalarını borç olarak verebilecek ekonomik durumunun bulunup bulunmadığının tespitinden sonra iddianameye konu atılı suçun sübutu halinde 5271 sayılı CMK’nun 209/2. maddesi kapsamındaki bir eylemin yazılı delil ile ispatının zorunlu olmadığı, her türlü delil ile ispat edilebileceği ve bu halde mahkemenin kabulünde değindiği Genel Kurul Kararının iddiaya konu eylemi kapsamadığı da gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
1136 sayılı Kanun’un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlan bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.
1- Katılanın, kendisine ait olup da 2009 yılında vefat eden babasının ikamet ettiği evinin resmi işlemlerini yaptırması için daha önceden babasına birden fazla kez verdiği üzeri boş altı katılanca imzalı kağıdı sanığın hukuka aykırı şekilde ele geçirip, üzerini katılanı borçlu olarak gösterir şekilde doldurduktan sonra icra takibine konu ettiğinin iddia olunması, mahkemenin ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 24.03.1989 gün ve 1988/1 E.-1989/2 K sayılı kararını dayanak olarak gösterip belirtilen iddianın yazılı belge ile ispatı mümkün olduğundan bahisle yüklenen suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığını kabul etmesi, sanığın aşamalarda katılana verdiği borç karşılığında bu belgeyi kendisinin doldurduğunu, katılanın da imzaladığını savunması, suça konu belgenin ise mahkemece duruşmaya getirtilip incelenmemesi karşısında; gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belgenin duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulması, iddia ve savunmanın doğruluğu bakımından dava konusu belgedeki katılanın imzası ile borcu ihtiva eden el yazılarının aynı anda mı, yoksa farklı tarihlerde mi yazıldığı hususu ile sanığın belge üzerindeki yazıların kendisine ait olduğuna yönelik savunmasının doğruluğunun belirlenebilmesi için belirtilen yazıların aidiyeti yönünden bilirkişi incelemesi yaptırılması, suça konu belgenin düzenlendiği tarih itibariyle sanığın ekonomik durumu araştırılıp, belgede yazılı ziynet eşyalarını borç olarak verebilecek ekonomik durumunun bulunup bulunmadığının tespitinden sonra iddianameye konu atılı suçun sübutu halinde 5271 sayılı CMK’nun 209/2. maddesi kapsamındaki bir eylemin yazılı delil ile ispatının zorunlu olmadığı, her türlü delil ile ispat edilebileceği ve bu halde mahkemenin kabulünde değindiği Genel Kurul Kararının iddiaya konu eylemi kapsamadığı da gözetilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Kabule göre de;
1136 sayılı Kanun’un 168 ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. maddesinin 5. fıkrası uyarınca, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık lehine maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafii ve katılan vekilinin temyiz itirazlan bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nun 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi.