T.C.
Danıştay
11. Daire
Esas No:2011/5443
Karar No:2014/309
K. Tarihi:
Davacı : …
Davalı : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı
Vekili : Av. …
Davanın Özeti : Vefat eden babasından dolayı Sandıktan yetim aylığı alan davacı tarafından, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararının, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 122. maddesinde yer alan “Avans veya peşin olarak ödenen aylıklar ölüm halinde geri alınmaz.” hükmüne aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile yetim aylığından kesilen 935,00 TL tutarın tahsil tarihinden, ödeme tarihine kadar işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 66. maddesinin (b) fıkrasında, iştirakçilerden fiili hizmet müddetleri 10 yıl ve daha fazla olanlardan ölenlerin, ölüm tarihinde bu kanuna göre aylığa müstehak dul ve yetimlerine aylık bağlanacağı, 91. maddesinin (ç) fıkrasında ise emekli, adi malullük ve vazife malullüğü aylığı almakta iken ölenlerin dul ve yetimlerine, ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacağının kurala bağlandığı, diğer taraftan, aynı Kanun’un 122. maddesinde, avans veya peşin olarak ödenen aylıkların ölüm halinde geri alınmayacağı kuralı bulunmakta ise de, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararı ile Emeklinin öldüğü aya ait aylığın geri alınmayıp, dönemsel farklılıklarından dolayı, daha sonraki aylara ait olup fazladan ve yersiz ödendiği düşünülen aylıkların; 5434 sayılı Kanun’un 68’inci maddesinde belirtilen oranlara göre dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından kesilerek tahsil edilmesine, uygulamanın 01.01.2002 tarihinden itibaren başlamasına karar verilmesi üzerine, 01.01.2002 tarihinden sonra vefat eden emeklinin vefat tarihini takip eden aydan sonraki aylık veya aylıklarının, aylık bağlanan dul ve yetimlerin aylıklarından 5434 sayılı Kanun’un 121. maddesi ile bu maddeye göre çıkarılan Yönetmelik esas alınarak 1/4 oranında tahsil edileceğinin kurala bağlandığı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde Öğretim Görevlisi olarak görev yapmakta iken isteğiyle emekliye sevk edilen davacının babasına, 15.10.2005 tarihinden itibaren emekli aylığı bağlandığı, 20.04.2008 tarihinde vefat etmesi nedeniyle dul ve yetimlerine de ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2008 tarihinden itibaren dul ve yetim aylığı bağlandığı, ancak emekli aylığını üçer aylık dönemlerde alması nedeniyle Kurumlarınca 05.04.2008 tarihinden ileriye dönük olarak Nisan, Mayıs ve Haziran aylıklarının peşin olarak ödendiği, buna göre davacının babasının 20.04.2008 tarihinde vefat etmesi üzerine ileriye dönük olarak ödenen Mayıs ve Haziran ayı aylıklarının yersiz ödendiğinden bahisle ilgiliye yersiz ödenen tutarın borç çıkartılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
Danıştay Tetkik Hâkimi : Nigar Dilimen
Düşüncesi : 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 122. maddesinde, bağlanan aylıkların her ayın başında peşin ödeneceği, ödeme zamanının henüz gelmeyen aylıkları müteakip aylıklara mahsuben avans olarak ödetmeye, aylıkların ödeme tarihlerini ve iki veya üç aylık olarak ödenmesini belirlemeye Maliye ve Gümrük Bakanının yetkili olduğu, avans veya peşin olarak ödenen aylıkların ölüm halinde geri alınamayacağı kuralına yer verildiği, dolayısıyla ölüm halinde avans veya peşin olarak ödenen aylıkların 121 maddede belirtilen fazla veya yersiz ödeme kapsamı dışında bırakıldığı dikkate alındığında, “Emeklinin öldüğü aya ait aylığın geri alınmayıp, dönemsel farklılıklarından dolayı, daha sonraki aylara ait olup fazladan ve yersiz ödendiği düşünülen aylıkların; 5434 sayılı Kanun’un 68. maddesindeki oranlara göre dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından kesilerek tahsil edilmesine, uygulamanın 01.01.2002 tarihinden itibaren başlamasına” şeklindeki Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davanın tazmin istemine ilişkin kısmına gelince;
T.C Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararında hukuka uygun bulunmadığından, bu karara dayanılarak davacının yetim aylığından yapılan kesinti tutarı olan 935,00 TL tutarın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, T.C Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararının iptaline, davacının yetim aylığından kesilen 935,00 TL tutarın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı : Şenol Bolat
Düşüncesi : Dava, babasından dolayı yetim aylığı alan davacı tarafından, Emekli Sandığı Yönetim Kurulu’nun 06.02.2001 tarih ve 1119 sayılı kararının iptali ile yetim aylığından yapılan 935.- TL’lık kesintinin tahsil tarihinden ödeme tarihine kadar işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu’nun 31.05.2006 tarih ve 5510 sayılı yasanın 106 maddesiyle yürürlükten kaldırılan 121. maddesinde, her ne suretle olursa olsun istihkaklarından fazla yapılan ödemelerin, ilgililerin, varsa sonraki her çeşit istihkaklarından hüküm alınmaksızın kesilmek suretiyle geri alınacağı, herhangi bir nedenle Sandık tarafından ilgililere istihkaklarından fazla veya yersiz olarak yapılan ödemelerin, bu hatalı işlemlerin düzeltildiği tarihten geriye doğru hesap edilecek beş yıllık tutarları tahsil edileceği, yine aynı yasanın anılan yasa maddesiyle yürürlükten kaldırılan 23.12.1988 tarihli 351 sayılı KHK ile değişik 121. maddesinin 1. fıkrasında, bağlanan aylıklar her ayın başında peşin ödenileceği, aynı maddenin 2. fıkrasında da ödeme zamanı henüz gelmeyen aylıkları müteakip aylıklara mahsuben avans olarak ödetmeye, aylıkların ödeme tarihlerini ve iki veya üç aylık olarak ödenmesini belirlemeye Maliye ve Gümrük Bakanı yetkili olduğu, 3. fıkrasında da avans veya peşin olarak ödenen aylıkların ölüm halinde geri alınmayacağı hükmüne yer verilmiştir.
5510 sayılı Kanun’un ”5434 sayılı Kanun’a İlişki Geçiş Hükümleri” başlıklı Geçici 4. maddesinde, bu Kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde; iştirakçi iken, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamına alınanlar, bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten önce 5434 sayılı Kanun hükümlerine tabi olarak çalışmış olup bu Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendine tabi olarak yeniden çalışmaya başlayanlar ile bunların dul ve yetimleri hakkında, bu madde kapsamına girenlerin aylıklarının bağlanması, artırılması, azaltılması, kesilmesi, yeniden bağlanması, toptan ödemeleri, ilgi devamı, ihya ve borçlanmaları, diğer ödemeler ve yardımlar ile emeklilik ikramiyeleri hakkında bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri de dahil 5434 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Dosyanın incelenmesinden, Sandık iştirakçisi iken 15.09.2005 tarihinde emekliye ayrıldıktan sonra 20.04.2008 tarihinde vefat eden babasından dolayı 01.05.2008 tarihinde yetim aylığı bağlanan davacıya 2008 yılının Nisan, Mayıs ve Haziran dönemleri için üç aylığın peşin ödendiği, daha sonra davalı idarece aylıkların yersiz ödendiğinden bahisle Mayıs ve Haziran aylarına ilişkin borç çıkartılarak aynı yılın Mayıs Ağustos aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilmesi sonucu davacı tarafından yapılan başvuruya verilen yanıtta, bu işlemin Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.02.2001 tarih ve 1119 sayılı kararına dayanılarak yapıldığının bildirilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Belirtilen yasal düzenlemeler uyarınca uyuşmazlığın 5434 sayılı Yasa hükümlerine göre çözümleneceği açıktır.
Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun davaya konu 06.02.2001 tarih ve 1119 sayılı kararında; ”Emeklinin öldüğü aya ait aylığın geri alınmayıp, dönemsel farklılıklarından dolayı, daha sonraki aylara ait olup fazladan ve yersiz ödendiği düşünülen aylıkların; 5434 sayılı Kanun’un 68’inci maddedeki oranlara göre dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından kesilerek tahsil edilmesine, uygulamanın 01.01.2002 tarihinden itibaren başlamasına” karar verildiği belirtilmektedir.
5434 sayılı Yasa’nın 121. maddesinde Sandık tarafından ilgililere istihkaklarından fazla veya yersiz olarak yapılan ödemelerin beş yıl geriye dönük olarak tahsil edileceği belirtilmesine karşın bir sonraki maddesinde, ölüm halinde avans veya peşin olarak ödenen aylıkların geri alınmayacağı hüküm altına alındığından ölüm halinde ödenen aylık ve avanslar, tahsil edilecek olan fazla ve yersiz olarak yapılan ödemeler kapsamı dışında bırakıldığı açıktır.
Bu durumda ölüm halinde peşin ödenen aylık ve avansların geri alınamayacağı yasa ile hüküm altına alınmasına karşın bunun aksi yönündeki düzenlemeyi içeren ve iptali istenilen Emekli Sandığı Yönetim Kurulu kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Davanın tazminata ilişkin kısmına gelince;
Anayasanın 125. maddesi ile idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü tutulmuştur.
Olayda yetim aylığından yapılan kesinti, hukuka aykırı Yönetim Kurulu kararı uyarınca yapıldığından davacıdan kesilen yetim aylığı tutarının yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle davaya konu düzenlemenin iptali, tazminat isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıtay Onbirinci Dairesince Üye Özden Şar’ın “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 7’nci maddesinin 4’üncü fıkrasında, ilgililerin düzenleyici işlemle uygulama işleminin her ikisi aleyhine birden dava açabileceğinin ifade edilmiş olmasının; her iki işleme karşı aynı dilekçeyle ve aynı idari yargı yerinde dava açılabileceği anlamında olmayıp, Kanun’un 5’inci maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca, bu maddedeki koşullarla, İdari Yargılama Hukukunun gerektirdiği diğer koşulların birlikte gerçekleşmesi halinde olanaklı bulunduğu; ancak, aralarında maddede aranan biçimde bağlılık ya da ilişki bulunsa bile, birden fazla idari işlemin aynı dilekçeyle idari davaya konu edilebilmesi için; bu durumun, kamu düzeni için öngörülen usul ve görev kurallarını ve bu kurallarla korunan ve Anayasa’nın 37’nci maddesinde öngörülen “kanuni hâkim ilkesi”ni ihlal ediyor olmaması da gerektiği; Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak görevine giren davaya konu edilebilecek nitelikteki bir işlemle, idare veya vergi mahkemelerinin görevine giren davalara konu olması gereken tazminat isteminin, aynı dilekçe ile idari davaya konu edilmelerine olanak bulunmadığı; bu durumda düzenleyici işleme karşı Danıştay’da; tazminat istemiyle ise İdare Mahkemesinde ayrı ayrı dava açılmak üzere dilekçenin reddi gerektiği; davanın esasının incelenemeyeceği” şeklindeki oyuna karşılık, oyçokluğuyla işin esasına geçilerek gereği görüşüldü:
Dava, vefat eden babasından dolayı Sandıktan yetim aylığı bağlanan davacı tarafından, Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararının, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 122. maddesinde yer alan “Avans veya peşin olarak ödenen aylıklar ölüm halinde geri alınmaz.” hükmüne aykırı olduğu ileri sürülerek iptali ile yetim aylığından kesilen 935,00 TL tutarın tahsil tarihinden, ödeme tarihine kadar işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
5434 saylı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu’nun 91. maddesinin (ç) fıkrasında, emekli aylığı almakta iken ölenlerin dul ve yetimlerine bağlanacak aylıkların ölüm tarihini takip eden ay başından başlayacağı; 121. maddesinde, her ne surette olursa olsun istihkaklarından fazla yapılan ödemelerin ilgililerin, varsa sonraki her çeşit istihkaklarından hüküm alınmaksızın kesilmek suretiyle geri alınacağı, ancak ilgilinin, Sandıkça yapılan bu muamelenin yersizliği hakkında Danıştay’da dava açabileceği, herhangi bir nedenle Sandık tarafından ilgililere istihkaklarından fazla veya yersiz yapılan ödemelerin, bu hatalı işlemlerin düzeltildiği tarihten geriye doğru hesap edilecek beş yıllık tutarlarının tahsil edileceği, tahsilin ne şekilde yapılacağının yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş; 122. maddesinde ise, bağlanan aylıkların her ayın başında peşin ödeneceği, ödeme zamanı henüz gelmeyen aylıkları müteakip aylıklara mahsuben avans olarak ödetmeye, aylıkların ödeme tarihlerini ve iki veya üç aylık olarak ödenmesini belirlemeye Maliye ve Gümrük Bakanının yetkili olduğu, avans veya peşin olarak ödenen aylıkların ölüm halinde geri alınamayacağı, ikinci fıkradaki yetkinin kullanılmasından dolayı ilgililerin mağduriyetlerine neden olunmaması için gerekli düzenlemeleri yapmaya Maliye ve Gümrük Bakanlığının yetkili olduğu kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda metnine yer verilen 5434 sayılı Yasa’nın 122. maddesinin 3. fıkrasının verdiği yetkiye dayanılarak, Maliye Bakanlığınca yapılan düzenlemeler sonucunda, ilgililere emekli aylıkları, üçer aylık dönemler halinde, peşin ve avans olarak verilebilmektedir.
T.C Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararı ile “Emeklinin öldüğü aya ait aylığın geri alınmayıp, dönemsel farklılıklarından dolayı, daha sonraki aylara ait olup fazladan ve yersiz ödendiği düşünülen aylıkların, 5434 sayılı Kanunun 68. maddesindeki oranlara göre dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından kesilerek tahsil edilmesine, uygulamanın 01.01.2002 tarihinden itibaren başlamasına” karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim görevlisi iken isteğiyle emekliye sevk edilerek 15.10.2005 tarihinde emekli aylığı bağlanan babasının, 20.04.2008 tarihinde vefat etmesi üzerine dul ve yetimlerine ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 01.05.2008 tarihinden itibaren dul ve yetim aylığı bağlandığı; ancak murisin ölümünden önce 05.04.2008 tarihinde peşin olarak ödenen Nisan, Mayıs, Haziran (üç aylık) aylıklarından son iki aylık tutarının, yersiz ödendiğinden bahisle davacının 01.05.2008-31.08.2008 tarihleri arasındaki dönem aylıklarından kesinti yapılmak suretiyle tahsil edilmesi üzerine, anılan işlemin dayanağı olan 6.12.2001 tarih ve 1119 sayılı Yönetim Kurulu Kararının iptali ile kesinti yapılan 935,00 TL tutarın yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Kamu İdarelerinin, Yasalarla tanınan yetki ve görev içerisinde yürüttükleri faaliyetlerini düzenleyen, açıklayan düzenleyici işlemlerin, üst normlara aykırı olmaması gerektiği, “normlar hiyerarşisi” adıyla açıklanan genel hukuk ilkesinin gereği ve sonucudur.
Anılan hukuk ilkesi uyarınca, İdarelerin her zaman görev alanlarını ilgilendiren konularda tebliğ, genelge ve yönerge gibi genel düzenleme yapabilecekleri, bunun için kendilerine açık yetki tanınmış olmasına gerek bulunmadığı kabul edilmekle birlikte, bu şekilde yapılan düzenlemelerin üst hukuk kurallarına aykırı olamayacağı açıktır.
Buna göre, 5434 sayılı T.C Emekli Sandığı Kanunu’nun 122. maddesi uyarınca ödeme zamanı gelmeyen emekli aylıklarını avans olarak ödetmeye ve ödenecek avansın iki veya üç aylık olarak ödenmesini belirlemeye yetkili olan Maliye Bakanlığınca, emekli aylıklarının üç aylık toplamının ödenmesine karar verildiği anlaşılmakta olup, ölüm halinde avans olarak ödenen aylıkların geri alınamayacağına ilişkin Yasa hükmü karşısında, avans olarak ödenen aylıklar toplamının anılan Kanun’un 121. maddesinde fazla ve yersiz ödeme olarak nitelendirilmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Kaldı ki, avansın ödendiği kişinin vefat etmiş olması nedeniyle bu şahıs adına borç çıkartılabilecek bir ödemenin varlığı halinde dahi, bu alacağın dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından doğrudan kesinti yapılarak tahsiline ilişkin bir Kanun hükmü de mevcut değildir.
Bu nedenle, emekli kişinin vefat ettiği ay içerisinde ödenen aylığın geri alınmayıp, dönemsel farklılıklarından dolayı, daha sonraki aylara ait olup, fazladan ve yersiz ödendiği düşünülen aylıkların; 5434 sayılı Kanun’un 68. maddesindeki oranlara göre dul ve yetim aylığı bağlananların istihkaklarından kesilerek tahsil edilmesine, uygulamanın 01.01.2002 tarihinden itibaren başlamasına ilişkin bulunan 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı T.C Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun kararında, Kanuna ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Davanın tazminat istemine ilişkin kısmına gelince:
2709 sayılı Türkiye cumhuriyeti Anayasa’nın 125. maddesinin son fıkrasında yer verilen “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür.” hükmü uyarınca, hukuka aykırılığı belirlenen bireysel işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal tutarın yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerekeceği açıktır.
Belirtilen durum nedeniyle, hukuka uygun bulunmayan T.C. Emekli Sandığı Yönetim Kurulu kararına dayanılarak, davacının yetim aylığından kesilen 935,00 TL tutarın, İdareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, T.C Emekli Sandığı Yönetim Kurulunun 06.12.2001 tarihli ve 1119 sayılı kararının iptaline; yetim aylığından kesilen 935,00 TL tutarın, İdareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine; aşağıda dökümü yapılan toplam 151,50 TL yargılama giderinin davalı İdareden alınarak davacıya ödenmesine; kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunda temyiz yolu açık olmak üzere, 17.02.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.