T.C.
Yargıtay
1. Ceza Dairesi
Esas No:2011/272
Karar No:2012/59
K. Tarihi:1.1.1901
İtirazname : 2007/26561
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ÜNYE Ağır Ceza
Günü : 23.11.2006
Sayısı : 186-297
Kasten yangın çıkarma suçundan sanık H.C..’ın Ünye Ağır Ceza Mahkemesince 24.05.2005 gün ve 234-129 sayı ile, 765 sayılı TCY’nın 371/2, 62, 59 ve 81. maddeleri uyarınca 3 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ve bu hüküm temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir.
01 Haziran 2005 tarihinde yeni yasaların yürürlüğe girmesi üzerine dosyayı ele alan Ünye Ağır Ceza Mahkemesince 09.09.2005 gün ve 298-310 sayı ile, kesinleşen hükümde uygulanan 765 sayılı TCY’nın 371/2, 62, 59 ve 81 maddeleri ile 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a ve 62. maddeleri karşılaştırılmış ve uyarlama yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükümlü müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.03.2006 gün ve 3501-2269 sayı ile;
“765 sayılı TCK.nun 371/2. madde ve fıkrası ile 5237 sayılı TCK.nun 151 ve 152/2. madde ve fıkrası karşılaştırılıp bir bütün halinde uygulanarak sonuç cezalara göre lehe-aleyhe Kanunun tesbiti gerekirken, böyle bir karşılaştırma ve değerlendirme yapılmaksızın 765 sayılı TCK.nun 371/2. madde ve fıkrası ile 5237 sayılı TCK.nun suça uygun olmayan 170/1-a madde ve fıkrasındaki temel cezayı düzenleyen hükümler karşılaştırılarak lehe yasa belirlenmesiyle sanık hakkında hükmün kurulması” isabetsizliğinden oyçokluğuyla hüküm bozulmuştur.
Bozmaya uyan yerel mahkemece 23.11.2006 gün ve 186-297 sayı ile; bu kez lehe yasa değerlendirmesi 5237 sayılı TCY’nın 151/1, 152/2-a, 168 ve 62 maddeleri uyarınca yapılmış, sonucunda yine 765 sayılı TCY’nın lehe sonuç doğurduğu kabul edilmiştir.
Bu hükmün de hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 13.06.2011 gün ve 15043-4786 sayı ile;
“Sanığın yakmaya çalıştığı evin babasına ait olup olmadığı araştırılıp, babasına ait olduğunun anlaşılması durumunda; 5237 sayılı TCK.nun 167/1-b madde ve bendindeki şahsi cezasızlık hali nedeniyle sanık hakkında aynı Yasanın 151/1 ve 152/2-a maddeleri uygulanamayacağı, eylemin aynı yasanın 170/1-a madde ve bendine aykırılık suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay C.Başsavcılığı ise 29.07.2011 gün ve 26561 sayı ile;
“Hükümlünün kanıtlanan eylemi 765 sayılı TCK’nun 381/1, 370, 371/2, 62, 59, 81. maddeleri kapsamında kalıp, kesinleşen 24.05.2005 gün 2004/234 esas 2005/129 sayılı karar ile 3 ay 20 gün hapis cezası iken, 5237 sayılı TCK’nun da ise, 170/1-a ve 151/1, 152/2-a kapsamında iki ayrı suçu oluşturmakta olup, anılan Yasanın 44. maddesi uyarınca daha ağır cezayı içerenden hüküm kurulması gerektiğinden, lehe karşılaştırma da buna göre yapılacaktır.
Ünye Ağır Ceza Mahkemesi 23.11.2006 gün ve 2006/186-2006/297 sayılı kararı ile, 24.05.2005 gün 2004/234 esas 2005/129 sayılı kesinleşen kararında hükmolunan 765 sayılı TCK’nun 381/1, 370, 371/2, 62, 59, 81. maddeleri uyarınca 3 ay 20 gün hapis cezasının, 5237 sayılı TCK’nun 170/1-a ve 62. maddelerinin uygulanması ile bulunan 5 ay hapis cezasından daha lehe olduğunu belirlemiş,
23.11.2006 gün 2006/186-2006/297 sayılı kararı ile de, 24.05.2005 gün 2004/234 esas 2005/129 sayılı kesinleşen kararında hükmolunan 765 sayılı TCK’nun 381/1, 370, 371/2, 62, 59, 81. maddeleri uyarınca 3 ay 20 gün hapis cezasının, 5237 sayılı TCK’nun 151/1, 152/2-a, zararın giderildiği kabul edilerek (hükümlü lehine kabul ederek) 168/1 ve 62. maddelerin uygulanması ile bulunan 3 ay 20 gün hapis cezasından 5237 sayılı TCK’da 53. maddeye göre hak yoksunluğunun olması nedeni ile daha lehe olduğunu belirlemiştir.
Diğer bir anlatımla mahkeme, hükümlünün kanıtlanan eyleminin 5237 sayılı TCK’nun da karşılığı olan hem 170/1-a maddesindeki düzenlemenin, hem de 151/1, 152/2-a maddesindeki düzenlemenin hükmolunacak ceza miktarları itibariyle hükümlünün aleyhine olduğunu belirleyerek hükümlünün cezasının yeniden belirlenmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Bu belirleme karşısında Yüksek Daire’nin 13.06.2011 gün ve 2008/15043-2011/4786 sayılı kararında belirtilen, hükümlünün yakmaya çalıştığı evin babasına ait olup olmadığının araştırılmasının sonuca bir etkisi olmayacak, zira her durumda kesinleşen hükümde hükmedilen ceza miktar itibariyle daha lehe olduğundan, 5237 sayılı TCK’nuna göre uyarlama yapılmayacaktır” görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; babasına ait evi kasten yakma suçundan verilen karar kesinleşen hükümlü hakkında uyarlama yargılaması sırasında lehe yasa değerlendirmesinin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Hükümlü hakkında 29.03.2004 tarihinde babasına ait evi kasten yakmaya teşebbüs ettiği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda yerel mahkemece, 765 sayılı TCY’nın 371/2, 62, 59 ve 81. maddeleri uyarınca 3 ay 20 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği ve bu hükmün temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Yeni yasaların yürürlüğe girmesi üzerine dosyayı ele alan yerel mahkemece 09.09.2005 günlü kararla, kesinleşen hükümde uygulanan yasa maddeleri ile 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a, 62. maddelerinin karşılaştırıldığı ve 5237 sayılı TCY’nın hükümlü lehine olmadığı gerekçesiyle uyarlama yapılmasına yer olmadığına karar verildiği,
Hükümlü müdafiinin temyizi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece, lehe yasa değerlendirmesinde karşılaştırmanın 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a maddesi yerine 151/1 ve 152/2. maddeleri uyarınca yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulduğu,
Bozmaya uyan yerel mahkemece 23.11.2006 günlü kararla bu kez lehe yasa değerlendirmesinin 5237 sayılı TCY’nın 151/1, 152/2-a, 168 ve 62. maddeleri ele alınarak yapıldığı, sonucunda yine 765 sayılı TCY’nın lehe sonuç doğurduğunun kabul edildiği ve kesinleşen hükümde uyarlama yapılmadığı,
Bu hükmün de hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Özel Dairece; “5237 sayılı TCY’nın 167/1-b madde ve bendindeki şahsi cezasızlık hali nedeniyle sanık hakkında aynı Yasanın 151/1 ve 152/2-a maddeleri uygulanamayacağı, eylemin aynı yasanın 170/1-a madde ve bendine aykırılık suçunu oluşturacağı” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece, hükümlünün kesinleşen hükümdeki eylemiyle ilgili olarak gerek 5237 sayılı TCY’nın 151 ve 152/2-a, gerekse 170/1-a maddeleri uyarınca karşılaştırma yapıldığı ve sonuçta 5237 sayılı TCY’nın hükümlü lehine sonuç doğurmadığından uyarlama yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Bu nedenle, yerel mahkemece 09.09.2005 günlü ilk uyarlama kararında lehe yasa değerlendirmesinin 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a maddesi uyarınca yapıldığı ve yeni TCY’nın lehe olmadığına karar verildiği gözetilmeden Özel Dairece, yerel mahkemenin 23.11.2006 tarihli ikinci uyarlama kararının; “karşılaştırmanın 5237 sayılı TCY’nın 170/1-a maddesine göre yapılması gerektiği” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.
Bu itibarla, itirazın kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmesi gerekmektedir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 13.06.2011 gün ve 15043-4786 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Ünye Ağır Ceza Mahkemesinin 23.11.2006 gün ve 186-297 sayılı hükmünün ONANMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.02.2012 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.